“Şu Milas’ın İçinde”
Yüksel, 1940’lı yıllarda Milas Ortaokulu’nda okuyan körpecik, güzeller güzeli bir kızdır. Tahtasızın oğlu İbrahim ise, astsubay okuluna gitmeye hazırlanan bir delikanlıdır.
İbrahim, genç kızın güzelliğine hayran kalır ve ona delicesine aşık olur. Aşkını kabul ettirebilmek için aylarca okul çıkışlarında Yüksel’i bekler. Her akşam onu evine kadar onu takip eder ve yolun sonuna geldiğinde arkasından buruk bir şekilde bakarak sessizce geri döner.
Her karşılaştığında genç kıza aşkını ısrarla anlatır ama hiçbir zaman karşılık bulamaz. İbrahim’in aşkı, tek taraflı ve platonik aşktır. Kızın aile yapısı ile İbrahim’in aile yapısı arasında dağlar kadar fark vardır. ÜstelikYüksel, İbrahim’e hiçbir zaman yakınlık duymaz, hiçbir zaman olumlu yanıt vermez. Durumu ailesine bildirir; rahatsızlık duyduğunu, önlem alınmasını ister.
Gönül genç kızın gönlüdür ve bir türlü İbrahim’i sevemez.
Ama işin içinde bir kara sevda vardır.
İbrahim’in Yüksel’e yaklaşması yasaktır ama gönül ferman dilemiyor ki. Bir gün İbrahim’i askeri okuldan ararlar. Astsubay olmak için her şey hazırdır. İbrahim gitmeden önce son kez Yüksel’in yolunu keser ve onu ne kadar sevdiğini defalarca söyler, ısrarla kendisini beklemesini ister. Ama kızın cevabı her zamanki gibi çok sert ve net olur: ” Hayır!… Seni istemiyorum. Zorla güzellik olmaz.”
Bundan sonra her şeyi göze almış olan İbrahim, kızın evinin kapısını zorlayarak açar, mutluluktan ve yaşamdan ümidini kesmiş ve gözü kararmıştır. Elindeki bıçağı genç kıza defalarca saplar.
Ortaokul öğrencisi, güzeller güzeli bir kız olan Yüksel, hayatının baharında ölümle kucaklaşır. İbrahim ise sonucu biliyormuş gibi yanında getirdiği zehri içerek kendi hayatını sonlandırır ve acılar içinde can verir.
İki gencin ölümüyle sonuçlanan bu olay üzerine Milaslı ses sanatçısı Nazmi Yükselen aşağıdaki sözleri yazmış, bestelemiştir. Daha sonra bu türkü tüm ülkeye yayılmıştır.
“Şu Milas’ın İçinde”
Şu Milas’ın içinde ben bir tek güldüm.
Goncelerim açmadan soldum döküldüm.
Gençliğime doymadan yar için öldüm.
Hazan yaprağı gibi birden döküldüm.
Gönül verdiğim kızın adı Yüksel’di.
Can verirken feryadı da arşa yükseldi.
Kabahat ne ondaydı ne de bendeydi.
Alnımıza yazılmış bu bir eceldi.
Sevda neler getirdi dertsiz başıma.
Elimle zehir kattım tatlı aşıma.
Kimse merhem olmadı kanlı yaşıma.
Talihim destan oldu mezar taşıma. (1)
*
Bu türküye konu olan olay, bizim evimizde yaşanmış. Ömer Nevzat dedem, orman muhafaza memuru olarak tayini Muğla’ya çıkınca ailece Muğla’ya taşınmışlar. Oturdukları ev boş kalmasın diye, Milas’a tayin olan özel idare müdürüne kiraya vermişler. İki katlı ve yüksek bir bina olan ve cumbası olan bu eski Milas Evi’nde ailesiyle birlikte mutlu yaşarken talihsizlikler başlamış. Özel idare müdürünün güzel kızı Yüksel’in peşine Milas Belediyesi köpek itlaf ekibinde çalışan Tahtasızın oğlu İbrahim takılır. Her gün okuldan eve kadar takip eder. Aşkına karşılık bulamayan İbrahim, çılgına döner ve kızın arkasından kapıyı zorlar, içeri girer. Yüksel’in annesi komşulara gezmeye gitmiştir. Kızın evdeki dadısını yakalar ve dışarı çıkarır. Yüksel, korkudan evin içindeki merdivenlerden ikinci kata çıkar ve cumbadaki (balkon) divanın altına saklanır. Yüksel’in peşinden koşan İbrahim de onu divanın altında yakalar; elindeki bıçakla 35-40 yerinden bıçaklar ve öldürür. Sonra da evden kaçarak uzaklaşır. İbrahim, polisler tarafından yakalanır ve Cumhuriyet Caddesi’ndeki polis karakoluna getirilir. (Şimdi, Hocabedrettin Mahallesi Muhtarı Vasfi Selçuk’un marketinin yanı) İbrahim, babası Belediye köpek itlaf ekibinde çalıştığı için yanında taşıdığı zehri içer ve can çekişerek ölür.
Kızının ölümünden sonra özel idare müdürü Milas’tan ayrılır.
Daha sonra bu acı olayın şiirini yazan ve besteleyen Milaslı ses sanatçısı, Nazmi Yükselen bu Türküyü tüm ülkeye armağan etmiştir.
Ömer Nevzat Tüfekçi dedemin Fethiye ve Datça’daki orman muhafaza görevi, onun 41 yaşında ölümünden sonra babaannem ve dört çocuğu Milas’taki evlerine geri dönerler. (Babam,12 yaşındadır)
Bu olayı, çocukluğumda babamdan her dinlediğimde çok etkilenirdim.
Bu hüzünlü türkünün kahramanı olan Yüksel’i, olayın yaşandığı evimizin sahipleri olan Ata’larımı,
“Şu Milas’ın İçinde” türküsünü yazan ve besteleyen değerli ses sanatçısı Nazmi Yükselen’ i saygı ve rahmetle anıyorum.
150 yıllık olan baba evinde yaşanan bu acı olayı ve türküsünü siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.