Yüzüne yalnızlığın gölgesi düşmüş.
Kanadı kırılmış bir kuş gibi çarpar yüreği.
Avuçlarında bir çocuk kalbi,
haylazlık peşinde.
Hangi gardan kalkar yalnızlık treni?
Veyahut hangi limanda demirlenir?
Bir dem buğusunda,
gece uykusunda bölünür rüyalar.
Meçhule varan bir siren sesi kulaklarda.
Duyuyor musun?
Bak yine o ses.
Yalnızlığın gürültüsü bu yine.
Virane gönüllerde dolaşmak anlamsız.
Bir o kadar da boşuna kürek çekmek
olsa gerek.
Oysa biz anlatamadık.
Günün geceye kavuşması gibidir ayrılık.
Bir hüzün çöker omuzlarına.
İçin mi karanlık, hava mı anlayamazsın.
Ekmeğin, çayın tat vermemesidir.
Bir sigara daha yakarsın,
kırılan hayallerine.
Bir mektup daha yazarsın;
için çekile çekile.
Sonra da işte ağırlaşan göz kapakların galip gelir,
rüyadan rüyaya sürüklenirsin.
Bir bakarsın gece varmış güne.
İçinde bir heyecan, acaba bugün mü dersin?
Ama yine aynı terane.
Yine tatsız, tuzsuz durur önünde hayat.
Yaşasan dert, yaşamasan dert şimdi.
Beklersin gecedeki yalnızlığını,
beklersin sığamadığın günün bitmesini.
Gün biter, aylar gider, ömür biter.
Tükene tükene aynı türküyü söylersin.
Yine aynı terane…