GÖZ
“Haydi çocuklar yemeğe, televizyona dikip durmayın gözünüzü!” dedi anne. Yakup; mutfağa geldi, masaya oturdu ve kaşığını salladı tabağa. Kafasını kaldırmadan yedi yemeğini. Halil ise gözünü alamıyordu televizyondan. Kardeşi çizgi filmin sonunu kendisine soracaktı az sonra, bunu biliyor ve bakışları hazla ışıldıyordu.
-Yalvarırsa anlatırım belki.
Annesinin kızmasına aldırmadan çizgi filmi sonuna kadar izledi. Yemeğe yumuldu sonra, lokmalar hızla indi boğazından. Hemen kalkıp oyuncak tüfeğini kaptı. Yakup onu görünce tabakta kalanları bırakıp o da kaptı tüfeğini, koşa koşa merdivenlerden indi.
Halil sokağın karşısına geçmiş etrafı gözlüyordu. Arabaların altına bakıyor, kafasını kaldırıp sağda solda bir şeyler arıyordu. Bulamamıştı sanki, sıkıntıyla pofladı. Başını birden yukarı kaldırdı. Üstünden geçen bir kuşa doğrulttu plastik tüfeğini. Ağzından çıkan sesi mermi etti.
-“Dıkşın, vurdum, ben vurdum,” dedi. Yakup onu gülümseyen gözlerle izliyordu.
-“Gördün mü?” dedi.
-“Gördüm,” dedi Yakup.
-Nasıl vurdum ama!
-Ben de vururum, hem kuş vurmakta ne varmış!
-Sen vur da göreyim.
-Tamam, ama söyle filmin sonunda ne oldu?
-Söylemem, sen de izleseydin, banane!
Yalvarmadı Yakup. Halil sokağın sonuna doğru yürümeye başladı. Park etmiş bir arabanın yanından geçerken Yakup’un sesini duydu. “Dıkşın!” Bir kedi ürküp kaçtı.Kafasını çevirdi. Yakup tüfeğini doğrultmuştu.
-Bak, ben de bir kediyi vurdum.
Canı sıkıldı Halil’in. Yürümeye devam etti, Yakup arkasında. Bir ses daha duydu Halil. “Dıkşın!” Yine bir kedi kaçtı ürküp. Yine canı sıkıldı Halil’in adımlarını hızlandırdı. Mahalle bakkalının önünden geçtiler. Halil kararlıydı bundan sonraki kediyi vurmaya. Yakup’un sesini bir daha duymak istemiyordu. Alt dudağını ısırdı. Çöp bidonlarının önünden geçerken bir kedi fırladı önlerine ikisi de aynı anda bağırdılar.
-Dıkşınnn!”
-“Ben vurdum,” dedi Halil.
-Hayır, ben vurdum!
-Ben vurdum oğlum!
-Hayır, ben vurdum!
Yakup tüfeği indirmişti, Halil ise Yakup’a doğru tutuyordu plastik namluyu.
-İlk önce ben gördüm Yakup, döverim bak seni!
-Önce ben gördüm, önce ben vurdum abi!
-Ben gördüm, ben!
Yakup inat edince plastik namluyu kaldırıp Yakup’un başına indirdi Halil. Canı yanan Yakup, Halil’in karnına bir yumruk attı. Halil iyice sinirlendi. Kardeşine ardı ardına vurmaya başladı.
-“Ben gördüm dedim sana. Bak iyice döverim seni. Sen gördün ilk önce de, hadi!”
Yakup ağlamaya başladı ama Halil’in istediği lafı da söylemedi. Halil en zayıf halindeyken bile inadından vazgeçmeyen kardeşine daha da öfkelendi. Daha sert tokatlar attı. Sesleri duyan mahallenin bakkalı koşarak yanlarına geldi.
-Ne yapıyorsunuz oğlum siz, kardeşler birbirine vurur mu? Hadi, barışın bakalım!
Yakup: ”Ben barışmam, ilk ben gördüm kediyi.”
Halil: “Sus!” dedi bir tokat daha attı. Bakkal, Halil’i çekip uzaklaştırdı.
-Halil bak, sen onun abisi değil misin, niye vuruyorsun kardeşine?
Bakkal biraz sıkınca Halil’in kolunu Halil de başladı ağlamaya. Hal buna dönünce bakkal:
-Hadi barışın bakalım, bu böyle olmaz, sen abisin.
Halil gözlerini ovuştururken “Tamam!” dedi.
Bakkal: “Hah şöyle, uslu olun! Hadi barış kardeşinle!”
Yakup geriden seslendi: “Ben gördüm önce.”
Halil alt dudağını ısırıp bıraktı. “Sen git, ben barışırım.” dedi.
Bakkal da içeride beklettiği müşterisini hatırlayarak:“Tamam, hadi bakalım,” deyip gitti.
Halil, bakkalı dikkatle izledi. Bakkal, dükkânın kapısında bir süre durup Halil’e baktı. İçeri girdi. Halil hemen ilerideki arsaya koştu. Yakup ağlamayı kesti, abisinin orada ne aradığını bilmek istedi. Ona doğru koşmaya başladı.
-Abi, ne var orada?
Halil’in arkası dönüktü, yerden bir şey aldı. “Bu var!” dedi fısıltıyla. Elindeki taşı fırlattı.
“Ahh!” dedi, Yakup sol gözünü tuttu. Bağıra bağıra ağlamaya başladı. Halil bu ağlamayı daha önce duyduklarından hiçbirine benzetemedi. Annesi balkonda göründü, bakkal ve müşteri dışarı çıktı. Halil koşarak sokağın başına gitti, köşeyi dönüp gözden kayboldu.
Rüyalar hep kedinin gözleri, ağlayan tüfekler…
Sofrada hep Yakup’un sağ tarafına otururdu Halil.