MUSTAFA IRGAT/SİYAH SIR

siyah sır

hayatın küllerinden beslenen büyü de

ucuzluk pazarı ritüeli de

tıpkı benim gibi dumanlı bu gece!

sinemde yangının utangaçlığını,

pazar akşamı soğukluğunu,

sevdamın parelerini,

izbe mekanların mahkum sarmalında;

saçtım masaya birer birer.

bir ömrün yutkunmasındayım;

yine bu gece!

açıldı günah defterim.

sorgu meleklerinin huzurunda

dizildi takvim yaprakları

yarı aydınlık

yarı uykulu

yarı yakılmış

kısa pantolon ya da basmalı etek,

firarda kalem tutan ellerim.

kim kapatacak,

saman kağıdından günlüğümü?

kim perdeleyecek,

kapı aralığından süzülüşümü?

kim toplayacak cigaramı,

çakmağı mı külümü?

peltekleşen dilimin döküntülerini,

keşkelerimin kırıklarını,

kim toplayacak sessizce?

karşımda obsesifinden bir düşkün

uzadıkça uzuyor…

döngü kapanında sohbeti,

damağında iki büklüm

büzülüyor itiraflar

başım ellerimin arasında,

küçüldükçe küçüldü göz bebeklerim

köhne mekanların tutsak uçurumlarını

yudumluyorum birer birer,

hayatın yamalarından

sarkan iplerin şaşkınlığı da

gök gürültüsünün yorgunluğu da

tıpkı benim gibi evhamlı bu gece!

ne itiraflı gece, bu gece!

ya dönüşecek

ya da düşecek

bedenler bu gece,

öbek öbek, satır satır,

hece hece…

toplayın odunları a dostlar!

yakılacak var yine bu gece.

toplayın odunları a dostlar!

yakılacak var yine bu gece.