SELMA SAĞLAMTAŞ/MİTOLOJİYİ FISILDAYAN TAŞLAR

MİTOLOJİYİ FISILDAYAN TAŞLAR

Ege’nin yaz sıcağında gezdiğim Türkiye’nin en büyük antik kentlerinden olan Efes’i gece turuyla tekrar keşfetmek için yoldayım. Meraklı ve heyecanlıyım. Bu yıl İzmir’de gece turları çok ilgi gördü. İzmir’in Selçuk ilçesine geldiğimizde antik kente giden yol kalabalıktı. Bilet gişesinin önünde uzun bir sıra vardı. Bu ilgi beni sevindirdi. Aynı zamanda şaşırttı. Uzun bir bekleyişle içeri girebildik.

Çay bahçeleri ve kafelerin arasından geçtik. Bizi uzun gövdeli yeşil ışıklandırma yapılmış ağaçlı bir yol karşıladı gecenin başlangıcında. Gizemli bir yolda yürüyorsunuz, yaz gecesinde tatlı bir serinlik içinde. Keyifli bir gezi olacağını biliyorsunuz. Tarihsel bir yolculuğa çıktığınızı hissediyorsunuz. Beyaz mermer taşlarla döşenmiş Rahipler Caddesi’nde yürürken hafif ışıklarla aydınlatılmış sütunlar çevrenizde. Rehberimizin anlattıklarını dinliyoruz:

Antik Yunan şehirleri, adını bir efsaneden ya da bir kahramanın adından almıştır. Atina kralı Kodros’un oğlu Androklos, Ege’nin karşı kıyısına gitmek için sonsuz bir istek duyuyormuş. O zamanın kehanet merkezi olan Delpi’de, Apollon Tapınağı’nda bulunan kâhinlere danışmış. Ona balık ve domuzun işaret ettiği yerde bir kent kuracağını söylemişler. Genç prens ve beraberindekiler Ege Denizi’ne yelken açmışlar. Kaystros (Küçük Menderes) nehrinin ağzında bu yerde karaya çıkıp ateş yakmışlar. Tuttukları balıkları pişirirken çalıların arasından çıkan bir yaban domuzu balığı alıp kaçmış. Bu olay Androklos’un aklına kahinlerin sözlerini getirir ve kehanetin gerçekleştiğini anlar. Kenti burada kurar.  Androklos‘un kurduğu kent “Efesus”.tur.

Gezdiğimiz bu yer, büyük bir metropolden geriye kalanlar olsa da anıtları, sütun başlıkları ve caddeleriyle bizi hayran bırakıyor. Mitolojiyle iç içe olduğunuzu hissediyorsunuz. Geçmiş zamanların öykülerini, sosyal yaşantılarını mitolojiyle birleştiriyorsunuz. Her sütun, bir mermer kabartma size mitolojiyi fısıldıyor. Dokunuyor, ürperiyorsunuz! Mitoloji ile birleşiyorsunuz, binbir yıldızlı Ege’nin gökyüzü altında.

Efes’in taş sütunlarına baktığınızda bu kentte yaşayanların sanata önem verdiklerini, yapıtlara imzalarını atan sanatçıların başarılı olduklarını görüyoruz Işıklarla aydınlatılan bu heykeller ve sütun başlıkları bu yapıtları usta ellerin yaptığının kanıtıdır. Kent bu eserlerle taçlandırılmıştır.

Bu kenti koruyan Tanrıça Artemis’tir. Mitoloji ile bir bağ kurarken tanrıçaya verilen önem kadına verilen önemi de beraberinde getirir. Kadın heykellerinin çok oluşu bize bu düşünceyi çağrıştırıyor. Antik Yunan mitolojisinde Artemis, Apollo’nun kız kardeşidir. Kendisinden bir gün sonra doğan Apollo’nun doğumunda annesine yardım etmiştir. Annesinin çok acı çektiğini gören Artemis evlenmemeye yemin etmiştir. Bakire bir tanrıçadır. Otuz yedi memelidir. Efesus’un doğasının, bitki örtüsünün, doğumun, bereketin tanrıçasıdır. Baharın gelişiyle yapılan şenliklerde bu kentte yaşayanlar ona hep şükretmişlerdir. Artemis Tapınağı, Herostaus tarafından yakılınca tapınağını koruyamayan Tanrıça için başka bir söylence ortaya çıkmış: Tarihin en büyük fatihlerinden Büyük İskender’in doğumunda bulunuyormuş.

Bu kentte her anıtta, her yapıda mitolojiyi hissederek gezersiniz. Zafer Tanrıçası Nike’nin kabartmasına bakarken zaferleri, Herkül‘ün kabartmasında ise gücü hissedersiniz.

Celsus Kütüphanesi gece ışıklandırmalar altında muhteşem görünüyordu. Kalabalık turistlerin fotoğraf çekimlerinin arasından içeri girdim. Bu yapının görkemli görünüşü beni çok heyecanlandırdı. Bize anlatılanlara göre Roma senatörü Gainus Julius Celcus Pleameanus’un vefatından sonra oğlu Galius Jalus tarafından yaptırılmıştır. Kütüphane üç katlı ki onu kirişlerden anlıyorsunuz. On dört bin parşömen kâğıttan oluşan kitap bulunmaktaydı. M.S 2. yy. da yapılmıştır. Babasına ithafen yaptırılmış olup içinde senatörün lahti bulunmaktadır. Anıt mezar bir yapıdır. Kapıdaki dört tanrıça heykelinin etkileyiciliği karşısında oldukça şaşırdık. Yüzyıllar öncesinden yüzyıllar sonrasına ulaşmasını dilediğimiz bu görkemli yapıtı bırakıp caddenin karşı kıyısına geçiyoruz.  Aşk evini gösteren ayak izini de görüyoruz. Hadrian Tapınağı’nın kapısının önünde duruyoruz. Özenle yapılan bu yapı kemerli kapısı nişleri, taş oymalarla bezenmiş. Bu güzel tapınak kapısının taşlarına parmak uçlarımla dokunuyorum. Efeslilerin bu tapınağı ziyaretlerini, dileklerini savaşa gidenlerin zaferle dönmek istedikleri dualarını duyuyor, bir düş kuruyorum.

Panayır Dağı’nın eteklerinde kurulan tiyatrosu, bizlere hizmet veriyor. Konserlerle gündeme geliyor. O kadar sağlam kalabilmiş ki günümüze kadar gelebilen ender yapılardan biri.24 bin kişilik bir gösteri merkezi. Kalabalık haliyle düşünüyorum. Gladyatörleri, şan şöhret, kahramanlık için zamanın sayfalarından gelip geçen insanları. Bu tiyatro, aynı zamanda İsa’nın havarilerinden Yuhanna’nın Hıristiyanlığı yaymak için ilk vaazlarının verildiği yer.

Yamaç evlere doğru gidiyoruz. Bu evler Efes’in ileri gelenlerinin oturduğu lüks konutlar. Evlerin zeminindeki mozaiklerde sabır, yetenek ışıldıyor. Üç teras, yedi konuttan oluşuyor. İmparatorluk lüks konutları duvar kabartmaları, resimler, yemek salonları, kabul mekanları olan etkileyici bir kompleks yapı. Tiberus zamanında yapılmış, M.S 1. yy.da büyük bir depremle yıkılmıştır. 

    

 

Modern binada bulunan Efes Deneyim Müzesi’ne giriyorum. Teknolojinin, dijital sanatın tüm olanaklarından yararlanılmış, olağanüstü bir işitsel ve görsel şov yaşıyorsunuz.

Gece ilerken Efes’in büyüsüyle mermer yolda ilerlerken düşlere dalıyorsunuz Güzel bir kadının sevgilisini limanda beklerken Ege rüzgârı upuzun saçlarını uçuşturuyor. Savaştan zaferle dönen kahramanlar bu caddede, görkemli törenlerle coşkuyla karşılandılar. Sevgilileriyle hangi sütunun arkasında buluştular, birbirlerine aşk sözlerini fısıldadılar?

Turistler Efes kent gezisinin her anını belgelemek için yarışırcasına fotoğraf çekiyorlar. Gülümsüyorum! Binlerce yıllık sütunların üstünde sarı bir kedi bizleri izliyor. Köpekler özgürce dolaşıyor aramızda. Yüzyıllar ötesinden bugüne kadar gelen bu kent, biz ayrıldığımızda kedi ve köpeklerin oluyor, bir de mitolojik kahramanların.

Menderes Irmağı’nın alüvyonları limanı doldurunca Efes canlılığını yitirmiştir. Efesliler önce Ayasuluk, sonra da Şirince’ye taşınmışlar. Mübadelede Şirince’den Yunanistan’a göçenler Nea-Efesia adlı yeni bir yerleşim yeri kurarlar.  Efeslilerin torunları burada yaşıyorlar. Antik kentte ise bizler dolaşıyoruz.