Hüzün Söylevi
Dünya bir akşamüstüdür,
hüznüm söyledi.
Ve kırılmışı gece onarmıyor,
bil bunu!
-Çağın çaresizi ben, içim sızlıyor-
Üstelik her taş Kâbil’miş
biraz ve böyle iştahla uzamasa tırnak,
dönüp bakılmazmış yaranın yüzüne.
Yorgunum şimdi;
yolunmuş bir çiçek kadar,
ciğerinden bîhaber atlar kadar yılgınım.
Bilsen nelerin kokusunu duyuyorum,
bir adım süresi içinde,
bir bakış süresi içinde nerelere
çarpıp geliyorum.
-Ah bir bilsen, bir anlasan-
Bildiğini yaşamanın perişan eden
bir bedeli varmış.
Sonrası, ağzını kanatan bir soru:
– Yaşıyor muyum? –
Savruluşun da bir hazzı varmış,
savrulurken kırılan kemiklerin de
bir dili varmış.
Şimdilerde kanayan bir ağızla,
bu lisanı konuşuyorum.