HÜLYA AYDIN/JOKER KADIN

JOKER KADIN

Kahvemi içiyordum balkonda. Vakit erken değildi. Sabaha karşı uyuyunca haliyle geç uyanılıyordu. Ve karşı apartmanın son katındaki kadın, işlerini bitirmek üzereydi. “Erkenden başlamış olmalı yine, içinde nasıl bir düzensizlik, nasıl bir kirleniş var acaba?” diye düşünmüşümdür hep. Gözlerimi kendi evime çevirmişimdir sonra.  Çok da pis olmayan ama her gün iş yapmadığım evime… Benim derdim değildi böyle şeyler. Önemli olan içimin temizliği demişimdir kadını izlerken.

Şimdi ne ilgisi var diyeceksiniz ama bir süredir kimseyi görmek ve uyum sağlamak istemiyorum. Samimiyetsiz konuşmalarına tanıklık etmek, bana göre içi boş sohbetlerini dinlemek istemiyorum. Hatta neredeyse içlerindeki kötülükleri görür halde buluyorum kendimi. Kendimi bildiğim ilk andan beri koruduğum iyimserliğime halel geldi adeta. Bir büyücü sinsice hayatımın içine sızmış da gözlerimin üzerine sihirli bir değnek dokundurmuş da gözlerimdeki perdeler kalkmış gibi. Masallardaki o masum karakterlerin joker karakterine dönüşmesi gibi. Başka biriyim gibi bakıyorlar bana artık. Oysa ki kimseye bir şey yapmıyorum. Joker gibi düzene isyan da etmiyorum. Hiçbir şey yapmadığım halde bir direnç gösteriyorlar bana. 

Akşamları kaçta uyursam uyuyayım, bir süredir çok erken uyanıyorum. Havanın aydınlanmadığını görünce tekrar uyumak için direniyorum. En çok saat yediye kadar dayanabiliyorum yatağa. Hatta bir sabah yedi buçukta cam silerken buldum kendimi. Ertesi sabah aynı saatte mutfak dolaplarını silerken. Karşı apartmandaki kadınla yarışırcasına ev temizliyorum. Kadına karşı da tuhaf bir merhamet duygusu içine de girdim açıkçası.

Çok kirlenmiş olmalıyım.