SIDDIK SERT/ROCK MÜZİĞİN EFSANELERİ – 2 : MOĞOLLAR

ROCK MÜZİĞİN EFSANELERİ 2 : MOĞOLLAR

Rock müziğin efsaneleri başlıklı Pink Floyd üzerine yazdığım ve Çığ Dergisi’nde yayımlanan yazının grubun hit parçalarından olan High Hopes ile birlikte okunmasını tavsiye etmiştim. İlk Türk rock grubu olan Moğollar’ın kuruluş amacını, çalışmalarını, müziğe ve dünyaya bakış açılarını, felsefelerini daha iyi anlayabilmek için bu yazımın da grubun ilk parçaları olan “Iklıg” veya Devlerin Aşkı” (Dila Hatun) şarkıları eşliğinde okunmasını özellikle tavsiye ediyorum. Iklıg’ı unutan orta yaşın üstündekilere bir hatırlatma; meşhur Nörü Kantar’lı “Kaynanalar” dizisinin film müziği… Sanırım orta yaştakiler arasında Devlerin Aşkı eserini bugüne kadar dinlemeyen yoktur. Ancak bu parçayı Moğollar’ın film müziği olarak bestelediklerini çok az insan bilir. Tıpkı benim de doksanlı yıllara kadar ismini bile bilmediğim ama şarkılarını film müziği olarak da olsa bir şekilde severek dinlediğim gibi. Iklıg’ın ne olduğu hakkında ufak bir açıklama; Anadolu’nun güneyinde Toroslarda yörükler tarafından kullanılan kemençe veya kabak kemaneye benzer üç kirişli yaylı bir çalgı.

Doksanlı yılların başı, o zamanlar en popüler mizah dergisi Leman’dı (Önceki adı Limon). O yıllarda henüz yirmili yaşlarımdayken görev yaptığım Tekirdağ’da benim de en büyük zevkim cumartesileri çıkan Leman dergisinin yeni sayısını alıp sahildeki Portakal (Şimdi yerinde duruyor mu bilmiyorum) kafede oturup dergimi okumaktı. Tam yılını hatırlamasam da doksanlı yıllarda özellikle Leman Dergisi’nde sürekli yayımlanan bir kampanya başlatıldı. Önceleri pek umursamadığım bu kampanya sanırım “Moğollar Birleşsin! Yeniden Konser Versin!” şeklinde Kaan Ertem tarafından başlatılan bir slogandı. Ve aylarca dergide yayımlandı. Kim bu Moğallar..?

     Kemal Küçükbakkal, Emrah Karaca, Taner Öngör, Cahit Berkay, Serhat Ersöz ([1])

Çığ Dergisi’nin matbu olarak yayımlanan sayılarında fırsat ve zaman buldukça “Rock Müziğin Efsaneleri” başlığı altında tüm dünyayı kasıp kavuran yerli ve yabancı rock grupları hakkında bilgiler derlemeye, kuruluş hikâyeleri ve eserlerine ilişkin kendimce tanıtımlar yapmaya çalışacağımdan bahsetmiştim. Öncelikle rock müziğin efsaneleri başlığı altında hazırladığım dosyada bu ay rock, folk ve blues’un efsanevi sanatçısı Amerikalı müzisyen Bob Dylan’dan bahsedecektim. Ancak, televizyonda bir belgesel izlerken Cahit Berkay ile karşılaşınca bu defa bizden bir efsaneye yer vermek istedim. Bu grup; 1970’li yıllarda Türkiye’yi kasıp kavuran, ardından Fransa’ya giderek çalışmalarını bu ülkede sürdüren, orada ödüller alan ve 1976 yılındaki ayrılığın ardından yapılan onca kampanyaya ilgisiz kalmayarak 1993 yılında yeniden bir araya gelerek sahnelere dönen, albüm çıkarıp konserler veren ilk Türk rock grubu; Moğollar’dı.

            Grubun solisti Cahit Berkay

Moğollar grubunun kuruluşu altmışlı yılların sonuna rastlar.1967’de kurulan grubun müzik yaparken amacı rock müziği ile Anadolu ezgilerini harmanlayıp bir Anadolu rock müziği ortaya çıkarmaktır. Bunu başarırlar da. Özellikle 1960 yıllarda tüm dünyada esen özgürlük ve savaş karşıtlığı akımı Türkiye’de de oldukça geniş bir karşılık bulacaktır. Bu akımın öncüleri o yıllara damgasını vuran gençlik hareketi 68 kuşağıdır. 68 kuşağı akımının Türkiye’deki etkileri özellikle gençler arasında savaş karşıtlığı, dünya siyasetine apolitik bakış, sosyal yaşam, giyim kuşamla birlikte özellikle müzik alanında Cem Karaca, Barış Manço, Ersen gibi sanatçılarla birlikte Moğollar gibi kurulan gruplarla kendini belli eder.

Yetmişli yıllar Cumhuriyetin tüm sanatsal birikiminin daha çok ortaya çıktığı zamanlardır. Orhan Kemal ve Yaşar Kemal gibi edebiyatçılarla birlikte Cem Karaca’nın Dadaloğlu’nun “Avşar Elleri” türküsüyle parlamasının ardından Moğollar grubu da onu takip ederek Yaşar Kemal’in “Üç Anadolu Efsanesi” üçlemesinden yararlanarak müziğimize Anadolu Pop/Rock gibi yeni türleri ekleyerek ülkenin kültürel yapısında farklı bir rezonans yaratmaya başlarlar. Bu yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en yaygın müzik dinleme aygıtları pikap denilen plakçalarlardır. Bu pikaplarda 45’lik denen ve her yüzünde bir şarkı olan (Toplam iki şarkılık) plaklar veya içinde bir tam albümü barındıran 33’lik denilen büyük ebatlı uzunçalar (Long play) plaklar çalınır.

Benim 68 kuşağına hayranlığım o kuşağın bir temsilcisi olarak gördüğüm ağabeyimden etkilenmemden kaynaklanır. Dayımın Almanya’dan getirdiği yatay şekilde dönen iki disk arasındaki banttan dinlediği müziklere ve evde çaldığı elektrikli gitara henüz 7-8 yaşlarındayken kulak misafiri olmam ve aynı zamanda onun ilginç uzun saç modeli ve kıyafetlerine (Modern mutlak retçiliğin temeli olan hippi yaşam tarzı) olan ilgi ve hayranlığım o yaşlarda başlar. Yine o yıllarda gençler arasında epey popüler olan Pink Ployd, ZZ Top, Genesis vb. yabancı grupların yanında yeni yeni türeyen yerli rock grupları da vardır. Meğer ben daha küçükken farkında olmadan Moğollar grubu ile zaten tanışmışım. Yıllar geçtikçe yaptıkları müzikleri ve özellikle film müziklerini dinledikçe grubun bendeki popülaritesi epey arttı. Ancak o yıllarda izlediğimiz yerli filmlerin çoğunun müziğini onların yaptıklarını anlayıp fark etmem epey uzun sürdü.

              Les Danses et Rythmes de la Turquie d’hier á aujourd’hui ” albüm kapağı ([2])

Anadolu rock müziği akımının öncülerinden biri olan ve bu tarzın ülkemizde gelişmesinde büyük rol oynayan Moğollar grubu 1967 yılında İstanbul’da kurulur. İlk kuruluşunda gitar ve yaylı tamburda Cahit Berkay,  klavye, vokalde Murat Ses, bas gitarda Hasan Sel,  davulda Engin Yörükoğlu ve vokal, ritim gitarda Aziz Azmet’ten oluşur. Grubun o yıllardaki temel amacı, batı müziği ile Anadolu’nun halk müziğini harmanlayarak kendine özgü yeni bir tarz yaratmaktır. Grup 1976 yılındaki dağılma sürecine kadar ancak iki albüm çıkarır. Bu albümlerin ilki  Anadolu rock müziğinin doğuşunda önemli bir yere sahip olan “Anadolu Pop” (1971) ve sonraları Fransız müzik piyasasında da büyük ilgi gören ikinci albümleri “Moğollar” (1976)’dır. İlk albümleri “Anadolu Pop”da 12 eser yer alır.

Bu on iki eserin çoğu enstrümantaldir. Özellikle yaylı tambur, org, saz ve davulun etkin olarak kullanıldığı bu albümdeki şarkılarda Anadolu’da yıllardır söylenegelen halk müziği ezgilerinin rock müziği tarzında yorumlanmasıyla devam eder. Daha çok folklorik tarzda seslendirilen eserlerdir. Albümün ilk şarkısı albümdeki adı “Toroslar” olan ve hepimizin Silifkenin Yoğurdu” diye bildiği halk türküsüdür. İkinci şarkı yine eskilerin iyi bildiği yeni neslin şimdiki düğün salonlarında dinlemedikleri için pek anımsamayacakları “Lorke lorke” şarkısının değişik bir yorumudur. Ardından albüm Ilgaz Anadolu’nun Sen Yüce Bir Dağısınşarkısıyla devam eder. Bu şarkıda batı müziğinin etkilerini Moğolların müziğine bariz yansımasını görürüz. Aslında albümde yer alan birçok parçada klavyeli çalgıların etkin kullanımıyla bu etkinin baskın olduğu ortaya çıkmaktadır. Ardından Madımak ve sonrada film müziği olarak da kullanılan “Ağrı Dağı Efsanesi” ile albüm devam eder.

        Barış Manço’nun guba katılmasıyla grubun adı “Mançomongol” olur.([3])

Moğollar yetmişli yıllarda Fransa’ya giderler ve Paris’te bir albüm daha yaparlar. Bu albüm yurtdışında “Les danses et rythmes de la Turquie d’hier á aujourd’hui” (Dünden bugüne Türk ritim ve dansları) adıyla piyasaya çıkmış ve Fransa’da “Academie Charles Cross Grand Prix Du Disque” ödülünü kazanmıştır. Albümdeki parçaların tamamına yakını Murat Ses’in kaleminden çıkmıştır.

“Fransa’da nasıl ki 1970’de Jimi Hendrix meşhur olduysa 1971’de Moğollar, 1972’de de Pink Floyd ünlenmiştir.” Bu ifadeler bizzat grubun solisti ve kurucusu Cahit Berkay ile yapılan bir söyleşide kendi kullandığı ifadelerdir. O yıllarda Belçika’nın Liege şehrinde yaşayan Barış Manço’nun Paris’e gelmesiyle bir süre birlikte çalışmaya başlarlar. Grubun adı “Mançomongol” oluverir. Türkiye’ye döndüklerinde birlikte turneye çıkarlar. Ancak Kütahya’da bir konser sırasında minibüslerine bomba atılır. Bu tatsız olayın ardından grup dağılır. 1972’de Cem Karaca ile çalışmaya başlarlar. Ama bu birliktelik de uzun sürmez, grup yine dağılır. Moğollar, 1976 ortalarına kadar aktif olarak müzik yapmaya devam eder. Ancak grup, Anadolu rock’ın popülerliğinin azalması, bazı grup üyelerinin farklı projelere yönelmesi ve müzik piyasasında yaşanan zorluklar nedeniyle 1976 yılında dağılma kararı alır. Bu dönemde Cahit Berkay önce Hollanda’ya ardından Fransa’ya gider ve Fransa’da film müzikleri yapmaya başlar. Doksanlı yıllara kadar Avrupa’da yaşar. Engin Yörükoğlu da bir süreliğine Türkiye’den ayrılır. Böylece grup uzun bir süre sessizliğe bürünür.

Kimler katılmaz ki gruba, Barış Manço’dan Cem Karaca’ya, Ersen’den (Dadaşlar) Selda Bağcan’a, Ali Rıza Binboğa’ya kadar birçok ünlü ismin yıllar içinde Moğollar gurubu ile yoları kesişir ve birlikte müzik yaparlar. Moğollar Yeşilçam’da üretilen birçok filme ve televizyon dizilerine hit olacak müzikler yapmışlardır. Çoğunluk kimin eseri olduğunu bilmeden Moğolların “Devlerin Aşkı” film müziğini bugüne kadar hayranlıkla dinlemiştir. Orta yaş ve üzeri olanlardan bu filmleri izlemeyen, şarkıları dinlemeyen sanırım yoktur. Müziklerini Moğolların yaptığı film ve dizilerin bazıları; “Kaynanalar, Selvi Boylum Al Yazmalım, Bu Nasıl Dünya, Çiçek Abbas, Devlerin Aşkı, Hülya, Güler Misin Ağlar Mısın, Neşeli Günler ve Ağrı Dağı Efsanesi”dir.

1990’lı yıllarda gençler arasında Anadolu rock müziğine duyulan ilginin tekrar artması ve Leman Dergisi çizerlerinden Kaan Ertem’in başlattığı imza kampanyası sonucu Cahit Berkay ve Engin Yörükoğlu, Moğollar’ı tekrar canlandırmaya karar verirler. Moğollar yeniden bir araya gelir ve bu dönüş grubun yeniden popüler olmasını sağlar. 1993 yılında İstanbul’da bir konser ile yeniden bir araya gelmelerinin ardından 1994 yılında çıkardıkları ilk albüm müthiş bir zirve niteliğindedir. Keşişleme ve Dinleyiverin Gari gibi hit olmuş parçaları bu albümlerinde yer alır. 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli‘nin bir grup tarafından yakılması çoğunluğu Alevi olan 33 yazar, ozan, düşünür ile iki otel çalışanı yanarak ya da dumandan boğularak ile sonuçlanır. “Moğollar 94”  albümlerinde bu olaylarda ölenlerin anısına yaptıkları “Issızlığın Ortasında” adlı şarkıları da yer almaktadır.

Yine aynı albümde yer alan bir diğer popüler şarkı da o yıllarda ülkenin genel gidişatı, kapitalizmin artan etkisi ile liberal ve serbest ekonomi gibi siyasi ve politik konulara eleştirel bir bakıştır. Bunun yanında doksanlı yıllarda hızla popülerleşen ancak gençler arasında epey ilgi görmesine rağmen rock müzik çevrelerince pek ehven bulunan genç pop sanatçılarının şarkılarını alaya alma (?) niteliğindedir. Dinleyiverin Gari” adlı şarkılarındaki aşağıda geçen nakaratlar ülke yönetimine, halkın popüler sosyal yaşamına ağır eleştirinin yanında Tarkan’ın Kıl Oldum Abive Oynama Şıkıdım şarkılarına bir göndermedir.

Baylar Bayanlar, Kayacak Merdiven Bulamayanlar,

Sizlere Bir Manimiz Var Dinleyiverin Gari!

Paralar oldu yeşil mani,

Tanımıyor engel mani,

Yok insafı imanı,

Bol keriz bol enayi,

Güdüverirler gari,

Gari de gari, gari.

            Gemisini kurtaran,

            Fedakâr ve cefakâr,

            Kaptanın yüzdüğü deniz,

            Biziz abicim biziz,

            Yüzdürmeyin gari,

            Gari de gari, gari.

Kıl olmadan dinleyiverin gari, Gari de gari.

Hayret bir şey oluvermeyin gari, Gari de gari.

Zilleri takıverip oynayıverin gari,Gari de gari.

Şıkıdım da mıkıdım, şıkıdım mıkıdım gari,Gari de gari

       Moğollar’ın müziği batı enstrümanları ile Anadolu ezgilerini harmanlayan bir üsluba sahiptir. Şarkılarında tema olarak işledikleri başlıca konular toplumsal sorunlar, adaletsizlik, eşitsizlik, Anadolu kültürü, mistisizm, özgürlük ve isyan, doğa ile insan ilişkisidir.  Özellikle “Garip Çoban,” “Bir Şey Yapmalı,” “Issızlığın Ortasında”ve “Dümtek” gibi parçalar, yoğun toplumsal mesajlar içeren eserleri arasında yer alır.

Moğollar’ı dinlerken güneyin (Akdeniz) sıcak ovalarından önce zirvesi karlarla kaplı Toroslara uzanır, sert soğuk rüzgârların estiği yalçın kayalıklarda buz gibi pınarlardan akan suları içer, bulutların üstünden aşağı bakarsınız. Ardından Torosların öte yönünde, bodur bir çam ormanında bir alageyikle karşılaşır onun büyüsüne kapılır peşine düşersiniz. Iklıg tam size göredir. Iklığın mistik ve büyülü sesine kendinizi kaptırıp yavaş yavaş İç Anadolu’nun düzlüklerine iner, uçsuz bucaksız bozkırlarda çiğ düşmüş ekin tarlalarında yürür oradan Anadolu erenlerine yüz sürersiniz. Ardından da Doğu Anadolu’nun sert yükseltilerinde Murat nehrinin kanyonlarında dolaşıp en son Ağrı dağının her daim karlı zirvesinde efsaneye tutulur ve çaresiz kalırsınız.

Anadolu rock’ın doğuşunda önemli bir yere sahip olan Moğolların ilk albümleri “Anadolu Pop” (1971)) yılında çıkmıştır. Bu albümün ardından özellikle Fransız müzik piyasasında da ilgi gören ikinci albümleri “Moğollar” (1976)’da piyasaya çıkmıştır. Grup uzun süren dağılmanın ardından başlatılan kampanyalara sessiz ve ilgisiz kalmayarak 1993 yılında yeniden bir araya gelmiş ve 1994 yılında müzik ve Türk rock dünyasında ses getiren “Moğollar 94″ (1994) geri dönüş albümünü piyasaya sürmüştür. Bu albümün ardından sırasıyla Yeni nesil Moğollar müziğini temsil eden “Dört Renk” (1996), 30. yıl özel albümü olan “30. Yıl” (1998), “Yürüdük Durmadan” (2004), “Umut Yolunu Bulur” (2007) ve Anatolian Sun” (2020)’dir.

       Anadolu ezgilerini mistik rock tarzında yeniden yorumlayan ve bu dalda özellikle film müzikleriyle zirveye ulaşan Moğollar grubunun diskografisi oldukça zengindir. Grup 1968 ile 2020 arsında gruba katılan çeşitli sanatçılarla birlikte yirmi üçe yakın kırkbeşlik ve on bir adet albüm (Uzunçalar) çıkarmıştır. Moğollar, dile kolay gelse de 50 yılı aşkın süredir müziğini koruyarak Türk rock müzik tarihine damgasını vurmuş bir gruptur. Kişisel kanaatim o yıllara damga vuran Moğolların değerinin ülkemizde yeterince bilinmediği yönündedir. Bunun nedeni yetmişli yıllarda başlayan köyden kente göç sonucu kentlerin varoşlarında ve gecekondu mahallelerinde oluşan ve işçi sınıfını oluşturan halkın kendi köy müziğine olan tutkusudur. Buna bir de fakir kent yaşamının aniden ortaya çıkardığı arabesk müzik kültürünün baskısı eklenince zaten sadece bir grup çağdaş yaşam sevdalısı genç tarafından dinlenen batı tarzı pop ve rock müzik yapan Moğollar gibi gruplar muhafazakâr çevrelerce adeta aforoz edilmiştir. Bu nedenle rock müzik kırsalda kendine dinleyici bulamamış kentlerde ise iki faklı yaşam ile iki farklı müzik tarzı geliştiğinden bu yıllarda ortaya çıkan Moğolların dinleyici kitlesi bence çok sınırlı kalmıştır.

ISSIZLIĞIN ORTASINDA

Bir düş gördüm geçenlerde              
Görmez olsaydım ah olsaydım!
İçime şeytan girdi sandım
Keşke hiç uyumasaydım

            Birdenbire
            Ateş ve duman
            Feryad-ı figan
            Sanki elele
            Geliyor habire
            Üstümüze, üstümüze


Canlar, sazlar

Kan oldular
Kesildi teller
Durdu nefesler
Ama hala
Dimdik ayakta
Ayaktalar…

            Çığlık kalleş
            Sessizlik mi dost
            Ateş ve duman
            Hain düşman
Issızlığın ortasında
Issızlığın ortasında…


(1)fotoğraf https://www.mogollar.org.

([2]) Fotoğraf http//www.srateyourmusic.comartistmogollar

([3]) Fotoğraf  https//www.barismancomix.commuzikmuzikgruplari-mogollar.php