YAZMAK YA DA YAZILMAK
Yazmak, beni benle buluşturan vazgeçilmezim diyebilirim. Okul yıllarımda saman sarısı defterlere yazdığım yazılarımı her ne kadar beğenmeyip yırtıp attıysam da yazmaktan asla vazgeçmedim. Haksızlıkları, hırçınlıkları, iki yüzlü insanları, kinleri diye uzayıp giden sevimsiz ne varsa yazdığım yazılar beni bugün yazma aşkına bağladı.
Yazmak için okumanın dibini görmek de gerek elbet. Gaz lambasının ışığında ailem beni ders çalışıyor bilirken ben tuğla kalınlığında romanlar okuyordum. Okumaktan vazgeçemiyordum. Okumanın hazzına arkadaşlarımı da ekliyordum. Hafta olmadan biten romanlar, öyküler yerini başka kitaplara bırakıyordu. Okumanın hızı arttıkça, şiirler düzyazılar da yazmaya başlamıştım. Yazılarım arkadaşlarım ve öğretmenlerim tarafından beğenilince daha çok yazma isteğim artıyordu.
Okul yıllarımda kompozisyon, şiir yarışmalarının biricik kişisi bendim. Yazmak vazgeçilmezim olarak benim arkadaşım, dosttum, sırdaşım olmuştu. Kimse beni anlasın diye derdim de olmamıştı. Yazı beni hayata bağlamış, sorunlarıma ışık tutmuştu.
Bugün yazmanın harlı ateşinde dönerken belleğim yazılmak olgusuna takılıyor.
İnsanlığın ortasında öğretilerim, tümcelerim yazılsa…Ölümlü dünyada arkamızdan birileri bizi tarihin içine nokta diye alsa. Okuyucularımın belleğine yazılarım ve yapıtlarım ile yazılsam fena olmazdı değil mi? Yazıyorum delicesine, yazdıklarımı yeryüzü görsün, okusun diye. Aslında kendime yazıyorum dünden bugüne geldiğim çizgiyi görmek için belki de.
Mücevher taşına olmasa da bir adım kalmalı diyorum bir yere. Not düşürmek yazılmak beni fazlasıyla mutlu edecek. Onun için yazmanın yolcusuyum
Yıllar yıllar öncesine ait bir iç döküm yazım. Günümüzde giderek arttı. Çıldırmamak için yazıyorum. Yazmasam deli olacaktım deyip kalemin ucunu öpen Sait Faik Abasıyanık’tan öte çıldırası günler yaşıyoruz.
Sanatın biricik iyileştirici gücüne sarılarak yazıyorum. Haritada bir nokta olabilmenin umuduyla yazıyorum. Gelecek kuşaklara bir sözüm olsun diye yazıyorum. Kadın yazar olmanın kıvancıyla, umutsuz kadınlara umut olsun diye yazıyorum. Yıllar yıllar sonra birileri beni yazar mı bilmiyorum.Sanatın algısız ağında bir algım olsun diye yazıyorum.Yazmak kaçınılmaz oluyor çoğu zaman her taşı kaldırmaya gerek yok. Her anı değişken bir ülkede neler neler yazmaz ki insan.Sanatı entel dantel deyip geçiştiren düzeysizlere karşı inat olsun diye yazıyorum. Algısız bir algım olsun diye yazıyorum daha ne olsun.