HATİCE ALTUNAY/KIBRIS YAZININA DEĞİNMENİN KIVANCI

KIBRIS YAZININA DEĞİNMENİN KIVANCI

Kıbrıs yazını Tanzimat Dönemi’yle birlikte gün yüzüne çıkarılıyor. Ziya Paşa’nın Namık Kemal’den etkilenmesi ve birlikte yürüttüğü Tanzimat Dönemi’nin birinci dönem toplumcu bakışı ile şekilleniyor. Bilindiği üzere Namık Kemal’in sürgün yaşamlarından biri Kıbrıs’ta geçmiştir. Savaştan arta kalan bölgeleri, Magosa’da Namık Kemal’in çile çektiği mekânı görmek ve duygulanmamak mümkün değil. 

Namık Kemal, “Vatan Yahut Silistre” oyununun 5 Nisan 1873 tarihinde İstanbul Gedik Paşa Tiyatrosu’nda oynanmasından sonra 9 Nisan 1873 tarihinde Kıbrıs’a sürülmüştür. Önceleri alt kattaki zindana kapatılan şair, bir süre sonra Kıbrıs mutasarrıfı Veyis Paşa’nın izni ile üst kata çıkarılmıştır.3 Haziran 1876 tarihinde de V. Murat tarafından affedilerek İstanbul’a geri dönmüştür.

Vatan için, hürriyet için çektiği çileleri düşününce kolay kolay elden çıkarır mıyız öz yurdumuzu? Namık Kemal’in şiirleri önderlik etmiştir genç “Mustafa”ya. Onu hürriyet aşkı ile donatmıştır baştan ayağa. Tarih konuşur bizimle. Hürriyet için bedeller ödenmemiş midir? 

Namık Kemal diyordu ki;

“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini…

Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?”

Mustafa Kemal’in cevabı gecikmiyordu;

“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini…

Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.”

Kıbrıs’ta edebiyat geç kurumsallaşmıştır. Ancak,  1836-1895 yılları arasında Tanzimat edebiyatının Kıbrıs’ta da takip edilmesi, buradaki edebiyat hayatının önemli bir mesafe kat etmesini sağlamıştır.

Kıbrıs şiiri, hececi-romantik dönem, yenileşme şiiri, soyut şiir gibi devreler geçirmiş ve 1950’lerden sonra serbest vezinle tanışmıştır.

1923-1955 arasında İngiliz baskısı yüzünden ciddi bir suskunluk devresi yaşanmıştır. Ama yine de 1943’ten itibaren, edebî dergilerin yoğunlaşması (ki 1955’e kadar 14 ayrı dergi yayımlanmıştır) Kıbrıs Türk edebiyatı geleneğinin yerleşmesini sağlamıştır.  Genellikle, hece ölçüsüyle şiirlerin yazıldığı ve millî konuların işlendiği bu devredir.

Benim baş tacı öğrencilerim için Kıbrıs şairlerini araştırmaya soyunmuştum. Osman Türkay, Özker Yaşin, Pembe Marmara, Mehmet Yaşın, Kutlu Adalı, Neşe Yaşın ve yenileri… Adlarını sayamadıklarım… Lise kitaplarında adı geçenler Özker Yaşin ve Osman Türkay’dı.

İzmir Kitap fuarında yıllar sonra tanıştığım “Yeşil Ada’nın Çocukları” adlı kitabıyla ve şiirleriyle tanıdığım güler yüzlü sanat emekçisi Havva Tekin de son döneme eklenmişti.

Özker Yaşın Kıbrıslı şair, yazar ve gazeteci. 1950’lerde dönemin en önde gelen milliyetçi, mücadeleci sanat düşüncesini yansıtmıştır eserlerine. Şiirlerinde destansı bir hava dikkati çeker.

Pembe Marmara, Kıbrıs Türk’ü şair ve sosyologdur. Kıbrıs Türk şiirinde öne çıkan isimdir. Garip şiirinden etkilenmiştir. Serbest nazım tekniğinde şiirler kaleme almıştır.

Kutlu Adalı; Kıbrıslı gazeteci, şair, yazar ve devlet memurudur.1950 yılından itibaren çeşitli kitaplarda ve dergilerde yazıları vardır. Beşparmak Yayınevini kurmuştur.

İlk şiirleri 1978’den itibaren dönemin önde gelen edebiyat dergilerinde görülen Neşe Yaşın, yayımladığı çok sayıda kitap, makale ve denemeyle, bölünmüş Kıbrıs’ın her iki tarafında ve Türkiye’de dikkat çeken, hem şiiri hem siyasal etkinlikleriyle konuşulan bir şairdir.

1997 yılında Kıbrıs’taki bölünmeyi protesto etmek için adanın güney tarafına yerleşmiş olan Yaşın, Kıbrıs Üniversitesi Türkoloji Bölümü’nde dil ve edebiyat dersleri vermekte; “BirGün” gazetesindeki uzun süreli köşe yazarlığını Kıbrıs’ta yayımlanan” Yenidüzen” gazetesinde devam ettirmektedir.

Şairimiz hep sevgi dolu, barış dolu dünyaya seslenmiştir. Kadının ezilmesine karşı çıkmıştır. Onun şiirlerini, sanatçı kişiliğini takdir ettiğimi söylemeliyim. Çağının önderi bir şair olarak kalemi daim olsun!

 Bir şiirine yer verelim. Düşlerimiz, özellikle kadınlarımızın düşleri hep yaşansın diye.

DÜŞ

Üşümüş bir ruh
peşinde ateşin
kendi kulesinde
hapsedilmiş kadın
sorular ve bilmeceler içinde
yüzüne bakar bütün yolcuların

Kendindir kendinin görünmediği tek yer
yanılgısında yalancı aynaların

Başka bir şehre değil
başka bir insana gitmek
belki böylece yaşanacak bu düş
ve böylece ölecek

Neşe yaşın

Kıbrıslı arkadaşımın kardeşi Girne belediye başkanıydı. Onu ziyaret ettim Lefkoşa’da. Ulaşabileceğim kaynakları söyledi. Özellikle Osman Türkay’ın şiirlerine bayılıyordum, nedense! Onun hakkında hiçbir bilgiye ulaşamadım. Bana adres olarak İstanbul’u gösterdiler.

“Kıbrıslı şairin nasıl olmaz bir izi?” demekle yetindim. Peki, Osman Türkay kimdir?

Osman Türkay şiirlerinde insanın kâinattaki yerini göstermeye çalışır ve işler. Şiirleriyle, pek çok ödül kazandı. Türkay’ın son yıllarda aldığı ödül sayısı elliyi aştı. Ayrıca, iki kez Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterildi (1988 ve 1990).

Osman Türkay ayrıca, dünyada en çok mektup alan Türk edebiyatçısıdır. Hayranları arasında Tayland Prensesi Vemulchadra, Türkoloji Profesörü Anna Masala, Hindistan eski başbakanının eşi Sheila Gürjal ve çok sayıda aristokrat bulunuyor. Osman Türkay’ın Kıbrıs’ta çok kalmadığını, Londra’da yaşadığını öğrenmiştim. Son dönem Kıbrıslı şair olarak beni etkilemişti. Uzay şairi olarak da bilinen Kıbrıslı şairimizdir.

Şairimizin bir şiirini sizlerle de paylaşmak istedim. Malum, o kadar didinmişim onu tanımak için!

DALLARI YERYÜZÜNDE- AĞAÇ

Gözlerim röntgen gibi delip geçiyor duvarları
Kentin sokaklarını dolaşıyorum şimdi
İlk karşılaşmamız bu seninle galiba Bay Robot
Günaydın. Uğultular kulaklarımda bir yeni uzay çağı
Bak nasıl çalışıyor makinelerimiz, vitrinlerimiz
Gövdelerimizin gizlerini çözemeyen laboratuvar
Betikler, günceler, renkli dergiler

Bir övgü dudaklarımda: Sen misin Promete
O göksel ateş ne kadar yoğun
Ne kadar geniş ki hep ışık, hep gök boşluğu
Ulises`ler şimdi yer çekiminden öte

Ben kökümü arıyorum karanlık, sık bir ormanda
Nerdesin ilk insan ağacı
Suların dibindeyim akıntılı açık denizlerde
Balıklar, ilkel yaşam hücreleri, fosiller konuşmaz bana
Hâlâ karanlıklarımda Afrika, uzaklarımda proconsul
Yanlış eleştirdin gövdemi Bay Darwin

En eski uzay çağından bana ses ver usum
Ben yeryüzünde yabancı, ben yeryüzünde konuk
Yerçekimini aştım kökümü arıyorum

                                              Osman Türkay

Şairimiz Osman Türkay’ın vurguladığı gibi çağımızın robotlaşan yollarından kendimizi arıyor oluşumuz hep var olmuştur. Neşe Yaşın içimizden biri, kadın şair olarak beni fazlasıyla etkilemiştir. Sanat bunun için vardır. Sanatın ışıkları hiç sönmesin!

Kıbrıs’ın köklerinden doğan tüm yazar ve şairlere selam olsun!