siyah sır
hayatın küllerinden beslenen büyü de
ucuzluk pazarı ritüeli de
tıpkı benim gibi dumanlı bu gece!
sinemde yangının utangaçlığını,
pazar akşamı soğukluğunu,
sevdamın parelerini,
izbe mekanların mahkum sarmalında;
saçtım masaya birer birer.
bir ömrün yutkunmasındayım;
yine bu gece!
açıldı günah defterim.
sorgu meleklerinin huzurunda
dizildi takvim yaprakları
yarı aydınlık
yarı uykulu
yarı yakılmış
kısa pantolon ya da basmalı etek,
firarda kalem tutan ellerim.
kim kapatacak,
saman kağıdından günlüğümü?
kim perdeleyecek,
kapı aralığından süzülüşümü?
kim toplayacak cigaramı,
çakmağı mı külümü?
peltekleşen dilimin döküntülerini,
keşkelerimin kırıklarını,
kim toplayacak sessizce?
karşımda obsesifinden bir düşkün
uzadıkça uzuyor…
döngü kapanında sohbeti,
damağında iki büklüm
büzülüyor itiraflar
başım ellerimin arasında,
küçüldükçe küçüldü göz bebeklerim
köhne mekanların tutsak uçurumlarını
yudumluyorum birer birer,
hayatın yamalarından
sarkan iplerin şaşkınlığı da
gök gürültüsünün yorgunluğu da
tıpkı benim gibi evhamlı bu gece!
ne itiraflı gece, bu gece!
ya dönüşecek
ya da düşecek
bedenler bu gece,
öbek öbek, satır satır,
hece hece…
toplayın odunları a dostlar!
yakılacak var yine bu gece.
toplayın odunları a dostlar!
yakılacak var yine bu gece.