GİZLİ TANIK
Gözlerim açık, bedenim hareketsiz. Bulunduğum yerde sessizlik hâkim. Her şeyin farkındayım. Daha önce böyle bir yerde hiç bulunmadım. Başladığım yere dönüş yapmış gibi bekleyişin sessizliğini hissediyorum. Yanımdakiler, beni anlamaya çalışan bir tanık gibi sakin beni izliyorlar.
Masanın üzeri itinayla hazırlanmış. Yerden yüksekliği oldukça fazla. Bu yapılan hazırlık sanırım bana özel değil. Gelen her misafire yapılıyor tüm bunlar. Etraftaki raflar, dolaplar birçok yaşanmış hayatın izlerini taşıyor.
Tavan oldukça yüksek, yukarıya baktıkça baş döndüren cinsten. Her köşeye dağılmış parlak, beyaz ışıklar göz bebeklerimde ayna gibi yansıyor. Odanın soğukluğu, bilinçaltıma işlenmiş bir parmak izi gibi belleğimin donduğu noktaya getiriyor.
Ayak seslerini hissediyorum. Bir erkek, bir kadın sesi, kaymaz zemin üzerinde oradan oraya gidip geliyor. Göz bebeklerime yansıyan ışığa merakla bakıp inceliyorlar. Onlar da benim gibi sessiz. Yeni bir başlangıca yavaş yavaş adım attığımın farkındayım. Uzun bir uyku hâli artık yerini derin bir uyanışa bırakıyor.
Bedenimin üzerinde yapılan her hareketi anlamaya çalışıyorum… Odanın soğukluğunu hissetmiyorum ama her şeyi biliyorum. Buraya o kadar yakınım ama bir o kadar da uzağım. Tüm seslere belleğim hâkim. Kalbime dokunan tüm eller, bu hayata artık ait olmadığımı hatırlatıyor. Ne geçmiş ne de gelecek var, sadece bu anı hissediyorum.
Göz bebeklerime yansıyan ışık, kalbimde gezinen, saçlarıma dokunan eller artık ruhuma bir rüzgâr gibi üfleyip rahatlatıyor. Gitmekle kalmak arasında bir noktadayım. Beni sevdiklerini hissediyorum. Yapılan tüm hazırlıklar, uğraşlar bunun kanıtı. Buradan gitmeden önce, bende iz bırakmak istiyorum. Bulunduğum yerde farklı hayatların varlığı beni rahatsız etse bile sessizliğimi koruyorum.
Çıktığım yüksek yerden etrafıma dikkatlice bakıyorum. Hepimizin ortak noktası, burada olmamız ve masa etrafında toplanmamız. Aynı odadayız ama sessiziz. Buradaki sakinlik tek bana ait değil. Bedenlerimiz konuşmadan anlaşıyor.
Yanımdaki adama dikkat ediyorum. Yüzü oldukça solgun, bitkin. O da benim gibi sessizce etrafı izliyor. Tek farkı, göz ucunda biriken yaşların donup kalması. Belki ayrılığın verdiği acıdan olsa gerek. Onunla garip bir şekilde bağ kuruyorum. Gözlerimiz tavandaki ışıklarla buluşuyor. Sanırım o da beni fark etti. Aramızda sessizlik oyunu başlıyor.
Diğer bir tarafta genç bir kadın var. Yüzünde bir huzur ifadesini fark ediyorum. Belki yalancı bir gülüş, anlayamıyorum şimdilik. Sanırım bana hoş geldin diyecek ama o da yaşlı adam ve ben gibi sessiz. Yaşadığı her neyse ruhunun bir yerlerinde yankılanıyor. O sırada ben ve adam oldukça sakiniz. Tavandan yansıyan ışık yüzüne renk veriyor. Yoksa o da oldukça solgun. Dudaklarındaki izler, sahipsizliğin izi…Belli ki gördüğü şiddet mıh gibi kazınmış… Sanırım o da üşümüyor bizim gibi.
Odanın biraz ilerisinde bir çocuk … Bu sefer onunla göz göze geliyoruz. Onu gördüğüm için üzgünüm. Ruhundaki acıyı hissediyorum, yaralanmış kırılmış belli. Yanımdaki adam, genç kadın ve ben aynı duyguları paylaşıyoruz. Küçük ellerine bakıyorum, avuçlarında yaşanmışlığın izleri. Ona doğru yaklaşıp kucaklamak istiyorum ama başaramıyorum. Çünkü benim de hareket etmem mümkün değil. Onun görünüşü, sessiz bir çaresizlik gibi yankılanıyor.
Bu odada ne çok hikâye saklı. Her beden ayrı bir yaşanmışlık taşıyor. Şimdi ise ben de dahil olmak üzere yan yana, soğuk metalin üzerinde yatmaktayız. Bedenlerimiz yaşamıyor olsa bile ruhlarımız birbirine bağlı. Hiçbirimiz birbirimizi tanımıyoruz ama aynı kaderi paylaşıyoruz. Bu soğuk metalden olan yataklar bize ait değil.
Son bir kez dönüp geriye baktığımda, bu dünyadan uzaklaştığımı fark ediyorum. Bedensiz, zamansız ve özgürüm artık. Oysa aşağıda soğuk bir yatakta unutulmuş bir beden yatıyor. Belleğim sessiz bir haykırışta …