MÜNEVVER ONGUN KİTAPLIĞI

1956 yılında Manisa’nın Kula ilçesinde doğmuşum. Çocukluğum halk şairi olan babam Rahmi Sarıgözoğlu’nun şiirlerini dinlemekle geçti. Yazdığı her şiiri önce bize okur, mutlaka fikrimizi alırdı. Edebiyata ilgim çocuk yaşlarda başladı.

Kula Lisesinin ilk mezunlarındanım. Edebiyat bölümü birincisi olmam nedeniyle birçok fakülteye kayıt hakkı kazanmama rağmen, ailemin isteği doğrultusunda İzmir Eğitim Enstitüsünü tercih ederek Fransızca bölümünü bitirdim.

1976 yılında Muğla Yatağan Lisesinde göreve başladım. 1999 yılında Muğla Merkez Turgut Reis Lisesinden emekli oldum.

Evli ve iki çocuk annesiyim. 1995 yılından beri yazıyorum.

Millî Eğitim Bakanlığının Cumhuriyetimizin 75. Yıl kutlamaları çerçevesinde Öğretmenler Günü’ne özel düzenlediği öykü yarışmasında “Sarı Kelebek” adlı öykümün birincilik ödülü almasıyla yazma isteğim daha da arttı…

Bazı öykülerim yerel gazete ve dergilerde  yayımlandı. Öykülerimi bir kitapta toplamayı düşünmemiştim ama 2015 yılında, hayata gözlerimi açtığım ev olan “Kula Beyler Evi”nin Manisa Büyükşehir ve Kula Belediyeleri tarafından restore edilerek “Kültür Evi” olarak hizmete açılması; çoğu bu evde geçen anılar ve öykülerden oluşan çalışmalarımı bir kitapta toplamaya karar vermemde etkili oldu. İlk öykü kitabım ”İşte Bu Bizim Hikayemiz” (2016), ikincisi “Dostum Ares” (2020), üçüncüsü “Son Gül” (2022) ve dördüncüsü ise yeni öykülerimle genişletilmiş ikinci baskı “İşte Bu Bizim Hikayemiz” (2023) oldu.

   Yazma artık bende bir tutkuya dönüştü. Bugünlerde Milli Mücadele Dönemi öykülerimi tamamlamaya çalışıyorum.

Bizim neslin çocukları şiirlerle, “Arkası Yarın”larla, masallarla büyüdü. “İyi ki de öyle büyümüşüz…” diyorum. Öykülerimin yeni nesle yaşama sevinci katması en büyük dileğim.

https://www.shopier.com/32551327 YAZARIN KİTABINI BU LİNKTEN SİPARİŞ EDEBİLİRSİNİZ

SON GÜL

Karanlıklarda kaybolmak istedim. Sabahlar olmasın, gün doğmasın istiyordum. Yaprakları zamansız dökülen çıplak bir ağaç gibiydim. Nefes alamıyordum. Uyumak ve bir daha uyanmamak istiyordum.

Bir an önce bitmesini istediğim yollar aynı yollardı ama ben aynı ben değildim.

Bahçe kapısından içeri girdim, yıllarca hayallerimde yaşattığım evden eser yoktu. Her şey farklıydı artık. Anamın rengârenk açan gülleri yoktu, sardunyaların da eski canlılığı kalmamıştı. Doğup büyüdüğüm evime kavuşursam her köşesini öper, koklarım diye düşünmüştüm yıllarca. Ama o gün öyle bir duygu hissedemedim nedense. Belki de ben yabancılaşmıştım, şimdi misafirdim bu evde; bir misafir olarak dönecektim bu evden…

“Münevver Ongun’un ince ruhundan kalemine dökülen ve ilmek ilmek işlediği hikayesi Songül bir solukta okunacak kadar sürükleyici. Hikayenin konusu, anlaşılmazlık ve duyarsızlığın kıskacındaki genç bir kadının hayat karşısında verdiği ağır imtihanı, inadına yaşamak isteği ve becerisi ile nasıl aştığını sezdiren gerçek bir hikayeden alınmış. Bu gerçek hikayeye, yazarın yaşam pratiklerine ve gözlemlerine dayanan pek çok unsurun eklendiği görülüyor.”

Prof. Dr. Pervin Çapan

https://www.shopier.com/32551423 YAZARIN KİTABINI BU LİNKTEN SİPARİŞ EDEBİLİRSİNİZ

İŞTE BU BİZİM HİKAYEMİZ

“İşte Bu Bizim Hikâyemiz”de Manisa’dan, Kula’dan, İzmir’den, Yatağan’dan ve Muğla’dan yansıyan yaşanmışlıklar tüm Ege’yi çepeçevre sarıyor. 

Dünden bugüne bir film şeridi gibi geçen yaşam öyküleri, aslında bizim hikâyemizin de yazardan okura “biz”de tamamlanması bir bakıma. 

Feriştah Nine’nin kahve pişirdiği ocak, evlat acısı gibi kaybı içine çöken bir öğrenciden hatıra fesleğen saksısı, baba yadigarı savaş tablosu ve tablonun arkasında bulunan savaşa giden asker listesi, öğrencilerin hikâyeleri, yazıları, paylaşımları, hikâyemize nice güzellikleri katıyor.”

(İsmail Zorba – Yazar)

https://www.shopier.com/32551650 YAZARIN KİTABINI BU LİNKTEN SİPARİŞ EDEBİLİRSİNİZ

DOSTUM ARES

Kayseri’nin Haymana bağlarından Ares sessizce geçip gitti. Belki çok az kişi hatırlayacak onu. Onun bedeni Haymana bağlarında ama ruhu Muğla’nın Karabağlar Yaylasında. Karabağlardan rüzgâr gibi geçti. Biz o rüzgârı her zaman hatırlayacağız. Eminim; bu kitabı okurken o rüzgârın uğultusunu siz de duyacaksınız.

Her sonbahar toprağa karışmış, toprakla bütünleşmiş bedeninin üzerinde açan göç çiçeklerine bakıyoruz biz.