AHMET RIFAT İLHAN/ÇIĞ DERGİSİ I. ÖYKÜ YARIŞMASI DEĞERLENDİRMESİ

ÇIĞ DERGİSİ I. ÖYKÜ YARIŞMASI DEĞERLENDİRMESİ

“Hayat bazen sıkıcı olabilir ama öykü asla…”

Öykü, hayatın içinde diğerlerinden farklı bir andır. Bir nefeslik. Bir kalp atımı kadar. O kısacık an kendini, andan geri ve ileriye gitmelerle çoğaltır, zenginleştirir. Bir an işçiliğidir öykü. Anı genişletip büyüttükçe de zaman işçiliğine dönüşür. Öykü sayfalarca değildir. Aksine sayfasızdır denebilir. Sayfasız olmanın boşluğunu her okur kendine göre doldurur. Bu nedenle romana göre daha sanatsal görülebilir. Bu bakış açısıyla romana pek de haksızlık yapıldığı söylenemez aslında. Çünkü kısacık bir andan en az sözcükle bir roman çıkarma sanatıdır öykü.

Öyküler ve öykülere yüklediğimiz değer ve anlam her okur gibi bizi de etkileyip heyecanlandırıyor. Bu nedenle, dergimizin yayın hayatındaki birinci yaşını, bu yıl ilkini düzenlediğimiz Çığ Dergisi I. Öykü Yarışması ile kutlamayı uygun gördük. Hep birlikte öykülerin büyülü dünyasına girmeyi, öykülerin birleştiriciliğinde çoğalmayı… Öykünün kendisinin hayata bir müdahale ve bildiri olduğunu düşündüğümüzden bir manifesto yayımlamaya gerek duymadık. Bizim manifestomuzun, dergimizde yayımlanan metinlerin satır aralarında saklı kalmasını uygun gördük. İsteğimiz, çağımızın hızlanan zamanını edebiyat, sanat, kültür ve felsefeyle yavaşlatmak, böylece kendimizi hatırlamak, aramak ve olabilirse bulmak.

Yarışma başvurusunun başladığı 15 Aralık 2024 tarihinden bittiği 15 Şubat 2025 tarihine kadarki iki aylık süre içerisinde elimize rekor denebilecek sayıda eser geldi. Bu da düzenlediğimiz ilk yarışma olmasına rağmen Çığ Dergisi’nin ne kadar çok takip edildiğini, ilgi uyandırdığını, dikkat çektiğini gösterdi bize, gelecek adına umut ve gayret verdi. Bu nedenle, gelen 246 eserin yazarına dergimize gösterdikleri ilgi için teşekkür ediyor, kalemlerinin ve sözcüklerinin hiç tükenmemesini diliyoruz.

Yarışmaya gelen eserleri, öykü anlayışımız çerçevesinde titizlikle, nesnel ölçütlerle değerlendirmeye çalıştık. Bu değerlendirme sonucunda 6 eser kısa listeye kaldı. Bunlar arasında da yarışma birincilik ödülünü açık ara hak ederek kazanan eser, A. Sonat Şen’in “Öfke” adlı yaratıcı, derinlikli, özgün öyküsü oldu. Eseri ilk kez dergimizin sayfalarında okuyabilirsiniz. Doğrusunu söylemek gerekirse çok uzun zamandır böylesine yetkin bir yazarla karşılaşmamış, böylesine iyi bir öykü okumamıştık. Kurgu metinlerde olması gereken veya aranan her şey; hayal gücü, şaşırtma, düğüm, serim, çatışma, karakter değişim/dönüşümü, mesaj, metafor hatta leitmotif olması gerektiği kadar var bu öyküde. Eser; olay örgüsü, karakter/ler, mekân, zaman, atmosfer gibi öykünün ana unsurlarını tam anlamıyla içermekle kalmamakta, sürekli bir devinimle dinamizmi hep canlı tutmakta ve metnin temposunu hiç düşürmeden başından sonuna kadar merak uyandırmayı layıkıyla başarmakta. Bu durumda bize düşen, Mülkiye mezunu Ankaralı yazarımıza başarılarının artarak sürmesini dilemek…

 İkinciliği Onur Yılmaz; “Düşmüş İnsanlar” adlı büyülü gerçekçi, alegorik öyküsüyle üçüncülüğüyse Zeynep Güneş; “Kehribar Çizgisi” adlı toplumsal gerçekçi öyküsüyle aldı. Her iki öykü de çok başarılı, başından sonuna kadar ilgi, merak ve heyecanla okunan metinler.

Her üç öykü de son derece anlaşılır, temiz bir Türkçe ile kaleme alınmış ve metinlerde akıcı bir üslup kullanılmış. Bir an duraksamadan soluksuz okunacak türden eserler.

Geri kalan öyküler arasında ise mansiyon almaya değer görülen bir eser olmadı.

Böylece bu zorlu olduğu kadar zevkli sürecin sonunda geriye bize göre söylenebilecek tek şey kaldı. Öykülerle birleşelim, büyüyüp çoğalalım. Öyküler hiç eksilmesin hayatımızdan.