SANAT FELSEFESİ ÜZERİNE
Sanat Felsefesinde iki önemli boyut vardır;
Biri etik, diğeri de estetik boyut.
Etik boyutta; sanatın ne olduğu, tarihsel ve toplumsal kökenleri, hedef ve amaçları, izlediği gelişim çizgisi, niçin ve kim için yapıldığı, dayandığı bilimsel diyalektik felsefi ilkeler ve toplumsal ilerleme mücadelesiyle bağlantıları ortaya konulmaktadır.
Estetik boyutta ise, nasıl gerçekleştirildiği, biçimi ve biçemi araştırılmaktadır.
Ayrıca, estetik teorisi, estetiğin sorunları ve sanatla gerçeklik arasındaki ilişkiler yine bu konuda ele alınan temel başlıklardır.
Bu konu ondokuzuncu yüzyıl filozoflarından Karl Marks ve arkadaşı F.Engels tarafından çözümlenmiştir.
Sanat-edebiyat yalnızca kendi iç yasalarıyla kavranamaz.
Sanatın özü, kökeni, gelişimi ve toplumsal işlevi ekonomik etkenin belirleyici rolü altında tüm toplumsal sistemin tahliliyle anlaşılabilir.
Yani üretici güçlerin gelişiminin üretim ilişkileriyle olan karmaşık etkileşiminin belirleyiciliğinde çözümlenebilir.
Sanat toplumsal bilinç biçimlerinden biridir. Sanat felsefecisi, sanat eserlerini kavramsal olarak inceler.
Sanat eleştirmeni, eserin eleştirisel analizini-değerlendirmesini yapar. Amacı; eserin daha iyi anlaşılması ve değerlendirilmesidir.
Sanat felsefecisi eleştirmenlik de yapabilir. Filozofları da çok iyi bilmelidir.
Nurullah Ataç iyi bir edebiyat eleştirmenidir. Marks-Engels, Kant, Hegel aynı zamanda sanat filozoflarıdır.
Etik alanda yanıtı aranan sorular, sanatın ne olduğu, niçin yapıldığı, amacı ve toplumsal gerçekliğidir.
Sanat eserleriyle ilgili kavramların analizi ve sorunların çözümüyle uğraşan felsefe disiplini.
Sanat ile doğruluk arasındaki ilişkiler…
Güzel ve hoş olan aynı zamanda iyi olan mıdır, doğru olan mıdır?
Sanatsal ifadenin ne olduğu…
Bir sanat eserini başarılı kılan özelliklerin neler olduğu…
Sanatçı neyi iletir, amacı, hedefi nedir? Bildirisi var mıdır?
Sanatlar nasıl sınıflandırılabilir, sanat ile ahlak arasındaki ilişkiler..
“Sanat toplum için mi, kendisi için mi” gibi yüzeysel sorular da asıl bağlamına oturtularak (daha üst felsefi sorgulamalarla) bu kapsamda irdelenebilir.
Sanatın-estetiğin değerleri öznel mi, yoksa nesnel midirler?
Sanat ve ahlak ilişkisini sanat felsefesinin etik boyutu içinde irdeleyebiliriz:
Bu ilişkiyi Platon ve Tolstoy çok önemsemişlerdir. Sanatı ahlakın hizmetine vermişlerdir.
Düşüncelerine göre gerçek sanat ahlakı iyileştirmeli. Platon ahlaki işlevi olmayan şiiri ideal devletinden kovar. Bunlar “aşırı” görüşlerdir. Tam olarak “ne sanat sanat için ne de sanat toplum için…” İnsan için ahlak da sanat da gereklidir.
Hiçbiri biricik değer değildir hayatta, yaşamda elbette öncelikler olacaktır, ama tek olguya veya değere odaklanmak yaşamı dışlamaktır.
Sanat elbette ahlakımızı da iyileştirebilir, bir edebi eser hayatın kendisi kadar eğitici ve öğretici olabilir, hayal gücümüz gelişir, daha anlayışlı olabiliriz, merhamet duygumuz genişleyebilir.
Sanat-doğruluk ilişkisi konusu da çok boyutludur, burada kısa bir değini yapalım. Doğruluk ve yanlışlık önermelerin özelliğidir. Önermeler kelimelerden oluşur. Sanatta önerme yoktur, edebiyatta kısmen olabilir. Edebiyatın doğru bilgiler vermesi zorunlu değildir, kurgulardan oluşmaktadır çünkü. Ama yine de toplumsal gelişmelerin insan ve toplum üzerindeki etkilerini derinliğine öğrenmek istersek edebi yapıtlardan yararlanırız.
Örneğin, Marks ve Engels dünya edebiyatının zenginliklerini kendi yapıtlarında yoğunlukla kullanmışlardır. Düşüncelerini etkili ve canlı biçimde anlatabilmek için sanatsal tasvirler yapmışlardır.
Bizler de sosyal bilim, iktisat, ekonomi politik, felsefe denemelerimizde edebiyattan yararlanmalıyız, dizelerden, roman ve öykülerden, anlatılardan örnekler vermeliyiz.
Estetik alanda, “güzel” şeylerin, nesnelerin, eserlerin, peşinde oluruz. Sadece algılamak için de bu çabamızı sürdürebiliriz. Farklı bir duygu ve heyecan vericidir bu eylemler. Hoş ve zevklidir.
Estetik, insana hoşluk, haz, heyecan ve duygu veren şeyleri inceleyen felsefe disiplinidir.
Yunanca duymak, duyumlamak, algılamak anlamına gelen “aisthanestei” fiilinden yapılma bir sözcüktür.
Sanat sözcüğü arapçadır, yapmak, üretmek, meydana getirmektir.
Estetik; güzel ile doğru, güzel ile iyi arasındaki ilişkileri de inceleme konusu yapar.
Estetik tavır faydacılık içermez, bigi alıcı ve verici değildir, kişisel hayatların dışındadır. Algısal deneyi zenginleştirir. Estetik dikkatin konusu, fiziksel değil, onların anlamları ve ifade ettikleri şeylerdir. Estetik haz, yapısal olarak fiziksel hazdan farklı olandır. Duyarlılığımıza, duygularımıza hitap eder. Sanat eseri, insanın oluşturduğu, insan deneyinde estetik bir işlev gören eserlerdir. Estetik algımızla ilgili duyusal değerler olmalıdır içinde. Eserin parça veya kısımlarının birbirleriyle ilişkisi, onun bütünsel örgütlenmesidir. Birlik olmalıdır sanat eserinde. Kaosun, düzensizliğin, karışıklığın tersi anlamında birlik. Bu birlik, monotonluktan doğan birlik değil, çeşitliliğin birliği olmalıdır. Çok sayıda değişik unsur içerebilir, hepsi bütünselde uyumlu olmalı, zorunlu olan her şey bulunmalı, zorunlu olmayan hiçbir şey de bulunmamalıdır.
Temalar ve olaylar gelişmeli, geliştirilmelidir. Bir romanın estetik değeri onun okunmasıyla ölçülmez. Edebiyatın ifade aracı dil ve sözcüklerdir. Sözcükler ise birtakım anlamların sembolleridirler.
“Deniz” kelimesinin kendisi şiirsel değildir. Onun hatırlattığı veya zihnimizde çağrıştırdığı imgeler, düşünceler şiirseldir.