AYDIN ŞİMŞEK/SANA BULUTA BOZKIRA BANA ADA

SANA BULUTA BOZKIRA BANA ADA

1

Yeşil bir akşam veriyorum

Taşın ağzına

Kuşun en uzak gözüne

Bulutun toprağa sürtündüğü sarhoşluğa

Sana veriyorum…

Bakırın bozkırı gözüküyor

Sessiz zamanın sonsuz dirimine

Ellerini gömdüğün yeri biliyorum, bahçe

Yemyeşil bir şarkı şimdi, köstebek dili

Yaslanıyor nemli bir kasabaya

Kalbimi veriyorum sana

Gün ışığının taşını

Kederli hayvanların uzun susuşları

Dolanıp duruyor havzana

Sana veriyorum kendimi,

Ağacın içine yürüyerek

Yalnızlığımda döne döne, boşluğun

Yeşil bir akşama doğuyor

          sana

             buluta

                bozkıra

                   bana

                        ada

2

Kış geldi,

Baktılar uzun uzun uzayan zamana

Önce serçeler

Dışarıya baktım, uzayan zamana

Dilini yitiren bir bahçevan

Kanatıp duruyor son otları ve oraları

Oralar: Yesenin’in ve Isadora Duncan

Duaları yadırgamıyorum artık, yaşlı bir susuş

Yabancı gelmiyor hiçbir acı bana

Kış bitmeyecek

İki kelime arasına sığınan evin içinde

Kazıp duruyor bahçıvan kışı

Kış : Ran ve Piraye

Gelip geçiyor uzun soluklu atlar, harlanıyor

Ateş ve ten, kışa sarılıyorum nicedir

Tanımıyorum yüzünü

Öpmüyorum gözünü

Ben, o ve ev

O, sen ve…

Arkamızda kalıyor ilahi bir ev

Evle konuşan aşk.

Kış: Marmara ve Plath

3

Biliyordum seni seveceğimi

Yokken sen konuşmuştum bahçeyle

daha görmeden dilini

dillenmişti köknar

bilmiyordun

dilin biliyordu öpüleceğini

biliyordum öpüleceğini, bakıp yıldızlara

teşekkürlerle doğdun sen orada

doğduğumda kalbimde teşekkür izi

daha görmeden seni ve yıldızı

kalbin biliyordu öpüleceğini

Gidilen değil dönülendi her yer

aşkı hafiflikle yürürken sen

hayat bir vedaı‘ydı geleceğe

sen gelecektin, haberin yoktu bundan

bekledim, bir baykuş ötüşüyle

dağlara ve yaprağa dokunup

Yalvardım çokça şiire; “bana seni seviyorum de”

Seviyorum seni yalvar yakar döküldüğüm yere

Bu uzaklara düşen yakınlık sözcükleri

Bir halkı da karartır en aydınlık gecede

Toprak azalır azalır ses, silinir dil

Ben yine de yalvarırım…

Işık akıyor duvara, duvarın içinden akıyor

Yaralarımı yalıyorum kendi kederimi

Sen bir elimsin, diğeri sen

Şimdi bir ağıt halidir su akışı, aşk akışı, dil akışı

Işık, ağaca yazıyor beni

Kalbini açan toprak.

Bir mecnun duası öğretiyor nicedir

sen kalbimsin kalbinden öpüyorum seni