Son Sayımızı bu linkten sipariş edebilirsiniz
https://www.shopier.com/38688652
KADIN VE ANADOLU
Hiç düşündünüz mü, Ortadoğulu kadınlar niye dünyanın geri kalanından çok farklı bir kadere sahip diye? Nedenleri coğrafya kaderdir diye geçiştirilecek bir konu mudur yoksa çözüme kavuşturmanın imkânı var mıdır? Hâlihazırda çeşitli Ortadoğu ülkelerinde kadınlar cariye olarak dini bir kılıfla köle pazarlarında satılmaktadır. Ülkemizde akademik unvanlı bazı kimseler bu uygulamaların dinen uygun olduğunu rahatlıkla çeşitli medya organlarında dile getirebilmektedirler. Kadınların evlenme yaşından, sosyal hayattaki rolüne, alacağı eğitimden hangi işlerde çalışabileceğine kadar kadına dair hemen her konuda fetvalar verilmiş, karara bağlanmıştır. Kendilerine göre kadın için uygun hayat dinin emrettiği şekilde yaşanılan hayattır.
Hem ülkemize hem de Ortadoğu’ya özgü bu durumun sosyolojik nedenleri üzerinde durmak gerekir. Daha geniş perspektiften bakılınca kadının toplumdaki yeri de rahat anlaşılacaktır. Esasında Ortadoğu’da vatandaş devletine devlette vatandaşa güven duymaz. Bunun nedeni ortada kanunlar olmasına rağmen bu kanunları uygulayacak bir hukuk sisteminin olmamasıdır. Geçmişten bugüne süregelen esas sorun aslında budur. Osmanlı hanedanı tahta geçmenin çaresini tüm veliahtları katletmekle mümkün kılabilmiştir. Bu aslında pek çok şeyin kanıtı mahiyetindedir. Kendileri için dahi bir hukuk tahsis edemeyen bir kitlenin halka adalet getirmesi de mümkün olmamıştır. Kanun dedikleri dini kurallar bu katliamlar için her defasında cevaz vermişler ve katliamları din adamları onaylamışlardır. Yani kişilere ve duruma göre değişen yasalar… Tarih buna tanıktır. Bir hukuk sistemi olmayan yani haklının hakkını arayamadığı bir düzende en çok en güçsüzler ezilir. Bu tür toplumlarda da kadının ve çocukların en çok adaletsizliğe maruz kalmış kesimler olduğu görülecektir. Kadının adını, bırakın sanat veya bilim sahalarında görmeyi sosyal hayatın herhangi bir kesitinde dahi bulamayız. Bunun geçmişe özgü bir durum olduğunu savunanlar günümüzde bu hukuksuz toplumları rahatlıkla gözlemleyebilir.
Bugün sanatın her alanında, sosyal hayatta, siyasette ve bilim sahalarında kadının yerini alması, geçmişin kadın ve insanlık düşmanı ve güçlülere hizmet eden kurallarının cumhuriyetle yıkılıp laik kanunlara geçilmesi sayesinde olmuştur. Geçmişin safsatalarını kendi elleriyle yıkan kadınlar bugün de mücadelelerini sürdürmektedir. Hem yakın tarihimizde hem de geçmişte bu mücadelenin nasıl verildiğini anlatmak için bu sayımızın dosya konusunu ‘Kadın ve Anadolu’ olarak belirledik. Kadının sanata ve edebiyata yansımalarını bulacağınız bu sayımızda değerli sanatçımız Feryal Öney ile müzik, sanat ve kadın üzerine dopdolu bir röportaj gerçekleştirdik. Yine yakın bir geçmişte kaybettiğimiz ünlü Sümerolog, cumhuriyet kadını Muazzez İlmiye Çığ ile Zübeyde Seven Turan’ın yüz yüze yaptığı söyleşi de sayfalarımız arasında… Ünlü felsefeci ve yazar Ahmet İnam ile yaptığımız röportajda sanatın ve felsefenin koridorlarında yolculuğa çıktık. Nazan Arısoy; denemesinde Anadolu kadınının kim olduğunu anlattı. Sıddık Sert; efsanevi sanatçımız Selda Bağcan’ı, Zübeyde Seven Turan; Anadolu’da bir kadın yöneticinin anılarını yazdı. Sabri Karayel; Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kuru Otlar Üstüne’ filmini değerlendirdi. Osman Fırat Baş; Türk şiirinin Leh edebiyatındaki izlerini sürerken Aydın Akyüz; son dönem Türk şiirinin soruşturmasını yazdı.
Mehmet Öztürk; Mısır mitolojisi ve arkeolojisi ile ilgili, Lina Yalınçay; inceleme yazısıyla bu sayımızda. Yusuf Ferhat, Ümit Aras Dağlı, Şoreş Yaşlı, Adnan Sungur, Nur Gökırmaklı, Mustafa Irgat, Sevda Akyol Baştımar, Işıl Dilooğlu, Gökhan Coşkun şiirleri; Selami Karabulut, Işın Güner Tuzcular, Mustafa Sütlaş, Yurdagül Sayıbaş öyküleri; Şükran Alçın Karakuş, Murat Terlemez, Nurgül Kayhan, Ayça Yılmaz denemeleri ile bu sayımızda yer alacaklar.
TURGUT ALP EROĞLU
ÇIĞ DERGİSİ YAYIN YÖNETMENİ