MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ
(20.06.1914 Bursa-17.11.2024 Mersin)
“Türkiye’nin aydınlanma mücadelesinin yorulmak ve yaşlanmak bilmeyen değerli bilim kadını, son Sümer Kraliçesi, değerli yazarımız ve bilim kadını Muazzez İlmiye İtil Çığ’ı 17 Kasım 2024’te
Mersin’de kaybettik.”
Ünlü tarihçinin vefatı, yazarı olduğu Kaynak Yayınları’ndan yaklaşık olarak yukarıdaki şekli ile duyuruldu. Gelecek kuşaklara önemli bir rol modeli olan, iki pandemi, iki dünya savaşı, dört darbe, sekiz ekonomik kriz ve 16 büyük deprem gören Muazzez İlmiye İtil Çığ kimdir?
Muazzez İlmiye İtil, 20 Haziran 1914 tarihinde Bursa’da dünyaya gelmiştir. Kırım Tatarlarından olan babası Zekeriya İtil, Kırım’dan Amasya, Merzifon’a, annesi Hamide İtil ise Kırım’dan Bursa’ya göçmüştür. Muazzez İlmiye ise I. Dünya Savaşı’nın başlamasından birkaç hafta önce Bursa’da doğmuştur. Doğduğunda babası çocuklarının ilimle uğraşmalarını ve ilimle donanmalarını arzu ettiğinden dolayı adını İlmiye koymuştur.
Kim bilir, belki de Muazzez İlmiye, tarihin sayfalarına adını yeniden yazdıran kadim ruhlardan bir “kadın tanrıça” olarak bu dünyadan geçmiştir. Ne dersiniz? Muazzez İlmiye, adeta bilginin ve bilgeliğin temsilcisi, topluma ışık tutan, yol açan, yön bildiren Episteme’si, Efes Antik Kenti’ndeki Celsus Kütüphanesi’nin giriş kapısında bütün görkemiyle duran ismiyle “ilim” ve “bilimi” temsil eden kadınlardan biri gibi olmuştur.
1919’da, beş yaşındayken Yunan ordusunun İzmir işgali sırasında, öğretmen olan babası, ailesini Çorum’a taşımış, Muazzez İlmiye de burada Gazi Paşa Mektebi’ne başlamıştır. Daha sonra ailesi ile birlikte Bursa’ya taşınmış, Bursa’da özel bir okul olan “Bizim Mektep”te Fransızca ve keman dersleri almış, 1926’da sınava girebilmek için yaşını büyüterek Bursa Kız Muallim Mektebi’ne girmiş, 1931 yılında mezun olarak babasının da öğretmenlik yapmakta olduğu Eskişehir’e tayin olmuştur. Muazzez İlmiye İtil, 15 Şubat 1936 tarihinde öğretmenlik mesleğini bir kenara bırakarak Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Hititoloji bölümüne kaydolmuştur. Burada da Nazi Almanyası’ndan Türkiye’ye iltica etmiş olan ve Ankara Üniversitesi’nde dersler veren Prof. Dr. Hans Gustav Güterbock’dan “Hitit Dili ve Kültürü” derslerini, Prof. Dr. Benno Landsberger’den “Sümer ve Akad Dilleri ve Mezopotamya Kültürü” derslerini almış, daha sonraları Sümer ile Hitit tabletlerini çevirmiştir. Muazzez İlmiye’nin Hititoloji hocası üniversitede kalmasını istemiş. Ne var ki Muazzez İlmiye o dönemde evlenmeyi düşünürken babası bu teklifi duyar duymaz “İnsan böyle ayağına gelen üniversitede kalma fırsatını nasıl reddeder?” diyerek kızının bu teklifi geri çevirmesine çok kızmış ve üzülmüş.
Oysa Atatürk’ün de isteği Sümer ve Hitit kültürlerinin halk tarafından öğrenilmesi, heves edilerek onlar tarafından okunması, bu kültürlerin eski Türkler ile ne gibi bir ilgisi olduğunu veya ilgisinin olup olmadığının araştırılmasıydı. Mustafa Kemal Atatürk, bankalara bu nedenle Sümerbank ve Etibank adlarını vermiştir. Atatürk’ün arzusu üzerine Sümeroloji’yi okuyan Muazzez İlmiye İtil, Alman Sümerolog Samuel Noah Kramer ile tabletler üzerinde çalışmış, Kramer, History begins at Sumer: Thirty-Nine Firsts in Recorded History (Türkçesi: Tarih Sümer’de Başlar) adlı eserinde, Muazzez İlmiye’den “tablet koleksiyonu uzmanı” olarak bahsetmiştir.
Muazzez İlmiye İtil, 1940 yılında Ankara Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi Çivi Yazılı Belgeler Arşivi’ne uzman olarak atanmış, aynı yıl sanat tarihçisi ve yazar olan M. Kemal Çığ ile evlenmiştir. Müzede çalıştığı 31 yıl boyunca meslektaşı Hatice Kızılay ve antik oryantalist-Asurbilimci Dr. Fritz Rudolf Kraus ile birlikte müzenin deposunda bulunan Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış olan on binlerce tableti temizleyip, sınıflandırıp numaralandırmış, 74 bin tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturmuş, 3 bin tabletin kopyasını yapıp katalog halinde yayımlamıştır.
Bunların dışında büyük işler başararak “Eski-Önasya Dilleri Araştırma Merkezi” olan müzeyi “Paris-Louvre, Londra-British, Berlin-Vorderasiatisches” gibi müzelerden birisi haline
getirmişlerdir.
Çığ, 1957 yılında Münih’te gerçekleşen Oryantalistler Kongresi’ne katılmış, 1960 senesinde altı ay Heidelberg Üniversitesi’nde bulunmuş, 1965’te ise Roma’da sergilenen Hitit sergisinin Londra’ya taşınması faaliyetinde görev almıştır. Bu alanda yurt içi ve yurt dışı birçok etkinlikte görev yapmış olan Muazzez İlmiye Çığ, arkeoloji alanında 1972 yılında emekliye ayrılmış, 1983 yılında eşini kaybetmiştir.
Emekli olduktan sonra yurt dışında yaşamaya başlamış, Philadelphia Üniversitesi Müzesi Tabletler Bölümü başkanı Prof. Kramer ile yaptıkları araştırmalar ve çalışmalar sonucunda Sümer edebiyatına yeni konular kazandırarak eksik bilgileri toplamıştır. İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde çalışmaya başlayan Çığ, Sümer, Asur ve Hitit uygarlıkları üzerine uzmanlaşmış, özellikle Sümer tabletlerinin çözümlenmesi ve yayınlanmasında önemli katkılarda bulunmuştur.
Muazzez İlmiye Çığ, Sümer ve Hitit kültürlerini tanıtan 13 kitap yazmıştır. 2000 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından “fahri doktor” unvanına layık görülmüştür. Muazzez İlmiye Çığ’ın özel arşivi Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nda bulunmaktadır. Alman Arkeoloji Enstitüsü ve İstanbul Üniversitesi Tarih Öncesi Bilimler Enstitüsü’nün onursal üyesi olan Muazzez İlmiye Çığ, laiklik ve kadın hakları savunucusu olmuştur. Ayrıca Belleten, Bilim, Ütopya gibi dergi, gazete ve kitaplarında yayımlanan bilimsel, genel ilgi alanlarına yönelik makalelerinde görülen özenli, sistematik araştırmaları ile mesleğinde ün kazanmıştır.
Muazzez İlmiye Çığ’ın, Yuli Weston (1941) ve Esin Çığ (1947) adında iki kızı bulunmaktadır.