MEHEMMED KERİMOV/GENİŞLİĞİN KAFESLENMESİ

Genişliğin Kafeslenmesi

Gökyüzünün derinliklerinden süzülerek yere doğru iniyordum. Buluttan ayrılır ayrılmaz diğer arkadaşlarımla yol boyunca yarışmaktaydım. Hepimizin tek isteği bir an önce yere ulaşmaktı. Yeryüzüne inmek, orada olanlara şahit olmak isteği merakımızı iyice artıyordu. Nihayet yere ulaştım. Yer ile temasım çok yumuşak oldu ama orada şahit olduklarımın ise bende yarattığı etki tam tersiydi.

İndiğim yer normal bir yoldu, orada olan birçok arkadaşımın yanına inmiştim. Etrafta benim olduğum gruba yakınlaşan bir kedi, dilini uzatarak bizim gruptan birkaç damla içti. Kedinin sahip olduğu pozitif enerji onun saflığını hissettiriyordu. Hayatı hissetmiştim, bu çok mükemmel bir duyguydu. Ben de diğer giden arkadaşlarımla birlikte kedinin midesine inmek istemiştim; fakat bir varlık buna izin vermedi. Su içerken kediyi kovdu ve böylece grupta birçok arkadaşımla birlikte kalmış oldum.

-“Pişt pişt ,defol buradan!” ifadelerini dile getirerek bu varlık kediyi kovdu.

O kimdi ve neden böyle yapmıştı? Sakince suyunu yudumlamakta olan bir kedi ona ne zarar veriyordu ki? Bu sorular ile kendi kendime konuşarak mırıldanıyordum.

-“Sen herhalde yenisin.” sorusunun bana yöneltilmesiyle kendimle olan muhabbetimden ayrıldım ve sesin geldiği tarafa döndüğümde “Hala tam anlayamamışsın burayı.” diye  ilave etti karşımdaki arkadaşım.

-“Evet, yeniyim ve bana bunlar anlamsız, çok anlamsız geldi.” diye cevapladım.

– Sana anlamsız gelen nedir Genç Damla?

– Biraz duraksayarak “ o varlık kimdi?” diye sordum.

-Hangi varlık Genç?

– Su içen kediyi kovanı diyorum, o varlık nedir?

– “Ha, sen insanı diyorsun.” sözleri ile karşılık verdi.

– Demek insan diyorlar ona. Duraksadım. ‘O neden öyle yaptı?’

– Genç Damla, insanı anlamak zordur.

– Neden?

– “Sebebi onların çoğunun kendi özünü bile anlayamamasıdır.” gülümseyerek sorumu cevapladı.

– İnsan kendini anlamıyor mu, bu kulağa saçma gelmiyor mu? Merakla dikkat kesildim.

Konuşmamızı izleyen bir diğer arkadaşım yakınlaşarak ‘Genç Damla insanları bu hale getiren “Ego”dur.’ sözleri ile sohbetimize dahil oldu.

Konuşmaya dahil olan tarafa dönerek ‘Ego’ nedir peki?’

-Her şeyin sahibinin onlar olduklarını aşılayan bir hastalık duygusudur Genç.

-Biraz düşünerek; fakat ben insanı farklı hayal ediyordum, dedim.

-Nasıl hayal ediyordun Genç? Her iki arkadaşım birden konuştu.

-İnsanı çok genişleyen bir varlık olarak anlıyorum, biraz duraksayarak; evet, evet onları çok geniş ve yüksek şuurlu varlıklar olarak görüyorum. Bütün kâinata yayılmış haldeler; hatta kendimi o güç enerjisi içinde bile hissetmiştim. Fakat bir husus daha vardı.

-O husus nedir Genç Damla?

-O genişlik ve ihtişamın kafeste olmadığı halde kendini orada sanmasının şahidi oldum. Bunun nedenini anlayamadım sadece. Sözlerimden sonra cevap almak umudu ile arkadaşlarıma baktım.

-Genç Damla sana bir şey mi oldu?

-Hayır, ben iyiyim, neden sordunuz ki? Şaşkınlıkla onlara baktım.

-Genç Damla insanları biz de görüyoruz; ama senin gördüğünü görmüyoruz. Rüya mı görüyorsun sen?

-Ne rüyası, dikkatli bakın! İnsanları izlerken onlardaki genişliği görmüyor musunuz?

-Hayır Genç, biz öyle bir şey görmüyoruz. Biz insanları küçük ve zayıf varlıklar olarak tanımlıyoruz. Her şeyin sahibinin sadece kendileri olması gibi anlamsız bir duyguya kapılmış ve hak kürsüsünde yalnızca kendilerini gören varlıklar olarak biliyoruz. İstersen sen bir daha dikkatli bak!

-Bakışlarımı çevirerek bir daha baktığımda tekrar aynı hallerini görerek; “Ama ben sizin gibi görmüyorum.” dedim.

Aramızdaki tartışma hararetlendiği sırada grubun en yaşlısı yanımıza gelerek bizi susturdu ve böyle seslendi: “Susun ve bu genci rahat bırakın. Onu ego hastalığından uzak tutun.”

-Ne demek istiyorsun üstad?

-Anlayın artık, ayılın bu rüyadan!

-“Hangi rüyadan ayılalım, neyi anlayalım?” diye etraftan sorular yükselmeye başladı.

-Üstad biraz duraksayarak;  “Genişliği küçülten ve gücü zayıflatan kafes, Ego’dur. Sevgili damlalar, sizin de insanları bu genç gibi geniş ve güçlü görememenizin tek nedeni ego hastalığına kapılmış olmanızdır.”

-“ Hastalık bize de bulaşabilir mi?” diyerek üstada sordum.

-Evet, Genç Damla, ego sınırlara bağlı kalmayarak tüm şuur sahibi varlıklara bulaşabilen bir hastalıktır.