Seramik Sanatı
Seramik, killi topraktan yapılan ve yüksek sıcaklıklarda, özel seramik fırınlarında pişirilen pişmiş toprak ürünlerine verilen isimdir. Seramik sanatı ise kilden yapılan, fırında pişirilerek sertleştirilen, ardından yüzeyi sırlanarak çeşitli renk ve motiflerle süslenen objelerin oluşturulmasıdır.
Seramik, insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahiptir. Antik çağlarda, göçebe toplumların yerleşik hayata geçmesiyle birlikte seramik mutfak ve süs eşyaları da ortaya çıkmıştır. Eski zamanlarda, seramik nesneler yalnızca günlük ihtiyaçları karşılamakla kalmamış; aynı zamanda düğün, ölüm, bayram gibi çeşitli törenlerde de kullanılmıştır. Dünya genelinde yapılan arkeolojik kazılarda 7-8 bin yıl öncesine ait seramik buluntular keşfedilmiştir. Bunlar günümüzde çeşitli müzelerde sergilenmektedir.
Seramikte ana hammadde olarak ‘kil’ kullanılır. Kil, doğada bulunan inorganik maddelerin belirli oranlarda karıştırılmasıyla elde edilir. Bu karışım çamur haline getirilir, preslenir ve sanatçının elinde şekillendirilir. Şekillendirilen obje, seramik fırınında 900-1100 derece sıcaklıkta pişirilir. Bu ilk pişirme işlemine “bisküvi pişirimi” denir. Seramik ve çömlek arasındaki farka da değinmek gerekir. Form verilerek yapılan tüm objelere seramik denir, ‘çömlek tornası’ üzerinde yapılan her türlü obje ise çömlek olarak adlandırılır.
Seramik ürünleri, bünye özelliklerine göre gözenekli (earthenware), pekişmiş (stoneware) ve porselen olarak sınıflandırılabilir. Seramik, görünüm itibarıyla porselene göre daha pürüzlü bir yapıya sahiptir. Porselen ise daha yüksek sıcaklıklarda pişirildiği için daha pürüzsüz ve ince yapılıdır.
Seramik kilinden elde şekillendirilen bir obje, seramik fırınında pişirildikten sonra -bu aşamaya “bisküvi” denir- sırlama aşamasına geçilir. Aşağıda, beyaz kilden yapılmış ve ilk pişirimi tamamlanmış orta büyüklükte bir kase örneği görebiliriz. Bu kase, fırına girmeden önce iki hafta boyunca raf üzerinde kuruması için bekletildi. Yeterince kurumadan fırınlanan objeler, fırın içerisinde çatlayabilir veya kırılabilir.
Elde seramik şekillendirme sırasında kullanılan çeşitli teknikler vardır. Bunlar arasında çimdikleme, kalıba sıvılama, plaka ve sucuk tekniği bulunur. Bu teknikler arasında, sucuk tekniği her boyutta ve her şekilde seramik yapımına uygundur. Yukarıda bahsettiğim kâseyi yaparken de sucuk tekniğini kullandım.
Sır, seramik yüzeyini kaplayarak onu dış etkenlerden koruyan bir katmandır. Seramik, fırında pişirildikten sonra zayıflar ve kırılgan hale gelir. Üzerine sır uygulandığında ürün geçirgen olmayan bir yapıya kavuşur. Sır, bisküvi pişirimi yapılmış seramiği gazlardan ve sıvılardan izole eder, aynı zamanda darbelere karşı dayanıklılığını artırır. Ayrıca sır, seramik ürünlerine renk ve doku ekleyerek estetik değerini de yükseltir.
Peki, sır nedir? Sır, öğütülmüş uygun bileşimli seramik hammaddeleri ve renkli pigmentlerden oluşan, pişirme sırasında seramik yüzeyinde cam benzeri bir doku oluşturan bir maddedir.
Sırlar, optik özelliklerine göre çeşitli türlere ayrılır:
– Saydam (şeffaf) sırlar: Seramik objenin rengini değiştirmeden onu su geçirmez hale getirir.
– Örtücü (opak) sırlar: Altındaki yüzeyi tamamen kapatır ve gizler.
– Kristal sırlar: Bu sırlarla sırlanan objeler fırından çıktığında yüzeyde gözle görülür kristal efektler ortaya çıkar. Ürün üzerinde yüzer gibi görünen bu kristaller, sonsuz renk ve desen çeşitliliği sunar.
Yukarıda bahsettiğim kasenin sırlanmasında kristal sır kullandım.
Bu yazımda, seramiğin büyülü dünyasına kısa bir yolculuk sundum. Seramik sanatı, toprak, su, hava ve ateşin birleşiminden doğan sihirli bir sanattır. Seramik yapmak, aynı zamanda bir meditasyon tekniği olarak da görülür; büyük şehirlerdeki yaşamın getirdiği monotonluk ve yorgunluğu, seramik yaparak gidermek mümkündür.