MÜNEVVER ONGUN İLE ÇIĞ DERGİSİ ÖZEL RÖPORTAJI

  1. Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında sizi tanımak istiyoruz.

 1956, Manisa, Kula doğumluyum. Babam, halk şairi Rahmi Sarıgözoğlu’nun şiirleriyle büyümem edebiyata olan ilgimi çocuk yaşlarda başlattı. İlk ve orta öğrenimini doğduğum ilçede tamamladım. Kula Lisesi’nin Edebiyat Bölümü’nü ve İzmir Eğitim Enstitüsü’nün Fransızca Bölümü’nü birincilikle bitirdim. 1976 yılında Yatağan Lisesi’nde göreve başlayıp 1999 yılında Muğla Turgut Reis Lisesinden emekli oldum.

Millî Eğitim Bakanlığı’nın Cumhuriyetimizin 75. Yılı kutlamaları çerçevesinde  Öğretmenler arasında düzenlediği öykü yarışmasında “Sarı Kelebek” adlı öykümle birincilik ödülü alınca yazma isteğim günden güne daha da arttı. Öykülerim yerel gazete ve dergilerde yayımlanmaya başladı.

2. Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar süredir yazdığınızdan bahseder misiniz?

1995 Yılında anılarımı yazmaya başladım. Daha sonra etkilendiğim olaylardan öyküler doğmaya başladı. Bunlar ajandamda uzun süre kaldı. 2016 Yılında  Merhum Hanri Benazus ve eşi Sevgi Tanrısever’in teşvikiyle Bizim Kitaplar Yayıneviyle anlaştım. İlk kitabım “İşte Bu Bizim Hikayemiz” çok sevildi.

  • Edebiyat deyince aklınıza neler geliyor? Yazar olmak sizin için ne ifade ediyor?

Sanatın her dalı benim için çok önemli. Edebiyatın içinde olmak sanki bana kendimi bir deryada yüzüyormuş  gibi hissettiriyor. “O deryanın içinde bir damla bile olsak bu mutlulukların en güzeli.” diye düşünüyorum. Yazar olmak yani yazdıklarınızın okunması keyif verici. Yazmak, içimde yaşadığım duyguların dışa aktarımı bence.

  • Ailenizde sizden başka sanatın herhangi bir alanıyla ilgilenen var mı? Aileniz ve çevrenizin yazar olmanızdaki etkilerinden bahseder misiniz?

Babamın şair oluşu, evde onun şiirleriyle etkileşim içinde olmamız çok  büyük katkı sağladı diyebilirim. Her yazdığı şiiri önce bize okurdu. İlk kitabı basılıp  yayınevinden evimize geldiğinde babamın yaşadığı mutluluğu tarif edemem size. Çocukluğumuzda her akşam bana ve kardeşlerime o zamanlar masal zannettiğim hikayeler anlatırdı. Daha sonrasında bunların masal değil, Ömer Seyfettin ve Orhan Kemal’in hikayeleri olduğunu farkettim. O öykülerin bana çok katkısı olduğunu söyleyebilirim. Ben de yazmaya başladığımda eşim Nail Ongun’un desteğini çok gördüm. 2016 Yılında hikayelerimin bir kitapta toplanması için çok çaba gösterdi.

5. Sizi etkileyen şair, yazar veya sanatçılar kimlerdir?  En son hangi kitabı okudunuz? En çok tavsiye edeceğiniz kitap hangisi olurdu?

Türk Edebiyatının klasik eserlerinin tamamına yakınını okumuşumdur. Fransızca öğretmeni olmam nedeniyle de Fransız edebiyatından birçok eserle tanışma fırsatım oldu. Şu anda elimde Patrick Süskind’in “Koku” romanı var. Okurlarınıza Dünya klasiklerinden başlamalarını öneririm.

6. Bir yazar sanatını icra ederken en çok neye dikkat etmeli? İyi yazmak için bir formül var mıdır?

   Bir yazar eserini icra ederken yazdıklarının özgün olmasına dikkat etmeli bence. Dilinin anlaşılır, sade olması da çok önemli. İyi yazmanın formülü çok okumaktan ve  gözlemci olmaktan geçiyor.

7. Sizin için en önemli eseriniz hangisidir? Eserlerinizde en çok hangi konulardan bahsediyorsunuz? Kitaplarınız hakkında kısaca bilgi verir misiniz?

En önemli eserim diye ayırt etmem çok zor. Hikayelerimin ana teması geçmişle gelecek arasında  köprü  oluşturmasıdır. Yaşanmışlıklar yani bizi mutlu eden veya üzen olaylar karşısındaki duygu ve düşüncelerin aktarımı yazmada en büyük etken. İlk kitabım “İşte Bu Bizim Hikayemiz”de herkes kendinden bir şeyler bulabilir. Çınaraltı Yayıncılık yeni hikayeler ekleyerek ikinci baskısını yaptı. ”Dostum Ares” Muğla’nın Karabağlar Yaylası’nda beslediğimiz köpeğimizin hikayesi. Ares’in gözü, kulağı ve beyni olmaya çalıştım bu kitapta. Onun  mucizevi davranışları ve aramızdaki sevgi bağı beni yazmaya mecbur etti. “Son Gül” adlı kitabım ise bir kadın hikayesi ve “Sizden Bizden Hikayeler” diye iki bölümden oluşuyor.

8. Ülkemizde edebiyata ve genel olarak sanata halkımızın bakış açısı hakkında düşünceleriniz nelerdir? Edebiyata ve sanata yeterince ilgi var mı?

   Ülkemizde ne yazık ki meraksız bir toplumla karşı karşıyayız. Okumayan toplumlar kültürden yoksun toplumları oluşturdu hızlıca. Kendini yetiştirmeyen,hayal gücünü zenginleştirmeyen, sorgulamayan toplumların yaşamlarında tek düzelik hakim olmaya başladı. Sosyal medya fenomenleri tarafından  sergilenen videolar, göze ve kulağa hitap eden  hareketli paylaşımlar ne sunduysa alma alışkanlığı kazandırdı herkese. Buna çocuklarımız da dahil olduğu için çok üzgünüm maalesef. “Nasıl bir nesil gelecek bizden sonra?” sorularına cevap bulamıyorum.

9. Yazar olmak isteyen gençlere önerileriniz nelerdir?

Okumak, okumak yine okumak. Okuduğundan anlam çıkarmak, sorgulamak da çok önemli. Bir de günlük tutmalarını ve çevreyi iyi gözlemlemelerini öneririm.

10.  Çığ Dergisi ile ilgili düşüncelerinizi öğrenmek isteriz.

Çığ Dergisi deyim yerindeyse çığ gibi yükselişe geçti. Bu da bizi çok sevindiriyor. Derginin yaratıcısı, değerli arkadaşımız Turgut Alp Eroğlu’nun gayretleri de takdire şayandır. Gün geçtikçe daha iyi yerlere geleceğine inanıyor, emeği geçen herkesi kutluyorum.

11. Sizi okumak isteyen, takip etmek isteyen dostlarımız nerelerden ulaşabilirler?

Kitaplarımı D&R ‘larda  ve tüm internet sitelerinde bulabilirler. Facebook hesabım “Münevver Sarıgözoğlu Ongun”, İnstagram hesabım “ongunmunevver”. Mail adresim “munevverongun@hotmail.com”. Bana bu hesaplardan da ulaşabilirler.

12. Şu ana kadar sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlara son olarak ne söylemek istersiniz?

  Öncelikle Çığ Dergisi’nde bana bu imkanı verdiğiniz için size çok teşekkür ediyorum. Benim için edebiyat bir tutku. Ona tutkuyla bağlanan herkese selam olsun. Sevgilerimle.