HASAN BALCI/İSTANBUL’UN ORTA YERİ AÇIK HAVA MÜZESİ

İstanbul’un Orta Yeri Açık Hava Müzesi                                    

İMÇ Blokları

”İstanbul’un orta yeri sinema.” diyor Orhan veli. İstanbul’un orta yeri aslında adeta bir açık hava müzesi. İstanbul’un orta yerlerindeki açık hava müzelerinden ne kadar haberdarız? Önce bu açık hava müzelerinin tarihsel öyküsü ve sonrasında sergilenen eserleri konuşalım. Bu makalemin sonunda bu açık hava müzelerinde son derece kötü şartlarda sergilenen ve yok olmaya yüz tutmuş eserlerin nasıl kurtarılabileceği hususunu anlatacağım.

Eskilerde ‘kabban’ denilen büyük kantarların bulunduğu ve unların buralarda tartıldığı, un ve tahıl ambarlarının olduğu bu büyük alana dönemi itibariyle Türk modern mimarisinin en önemli örneklerinden sayılabilecek günümüzde AVM olarak isimlendirilen il modern çarşısı olan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı inşa ediliyor.

1950 ve 1960 yılları arasında açılan bir yarışma ile çağdaş mimarinin önemli isimleri olan Metin Hepgüler, Sami Sısa ve Doğan Tekeli çalışmaya başlarlar. Çevrenin tarihi dokusunu bozmayan ve hemen yakınında bulunan Süleymaniye Camisi ve bu arsanın etrafında bulunan kültür ve tarih varlıklarına gölge düşürmeyecek bir anlayışı esas alarak altı blok üzerinden bir inşaatı meydana getirirler. Çevrenin tarihi dokusu ile uyumlu bir yapı ortaya koymak isteyen mimarlar, özellikle Süleymaniye Camii’nin ihtişamına gölge düşürmemek için doğal eğimden yararlanarak dikey yerine yatay bir yapı tasarlarlar.


İMÇ’nin art arda mimari bir eğimle oluşturulmuş blokları, çevresinde bulunan Eski Pantokrator Kilisesi, Zeyrek Camii, Bozdoğan Kemeri ve Şeb-i Sefa Hatun Camii’nin de görüntülerini kesmez ve bozmaz. Mimarlar binayı tasarlarken esas aldıkları en önemli şey İstanbul’un tarihi mimarlık geçmişidir. Kapalı Çarşı, mimarlarca binanın yapımı için adeta bir mihenk taşıdır. Süleymaniye etrafında bulunan binalar, bedestenler, cumbalı evler mimarlara İMÇ’nin inşası için esin kaynağıdır. Bütün bu izleri bu modern yapıya adeta bir nakış gibi işlemişlerdir.
Bina 1966’da tamamlanır ve devlet erkânının katılımıyla hizmete açılır. Dükkânlar önce mefruşatçılara verilir. Daha sonra 1980’li yıllarda mefruşatçıların piyasa koşulları sebebiyle buradan kısmen ayrılmasıyla Çarşı, plakçılar çarşısına döner ve çarşıya arabesk müzik hâkim olur. Bu arabesk dönüşümden binalar da nasibini alır. Bina yapı olarak zarar görmeye başlarken önce binanın cephesi boyanır, estetikten yoksun biçimsiz tabelalarla Çarşı adeta kuşatılır.
2007 yılına gelince hükümet, tarihi yarımadayı koruma projeleriyle İMÇ’yi yıkıp onun yerine prestij ve Osmanlı konutları yapmak ister. Yani hükümetin gözü bu altı bloğun inşa edildiği ve çürümeye terk edilen binanın arazisindedir.

Altı Bloktan oluşan bu bina nasıl açık hava müzesine dönüştü:


Çağdaş mimarinin en iyi yapıtlarından biri olan bu yapıtın en önemli özelliği Anadolu coğrafyasının en iyi sekiz sanatçısının bu binalarda eserlerinin olmasıdır. Bina mimarı Doğan Tekeli, dünyadaki benzeri yapıları örnek alarak İMÇ içine ve etrafına çeşitli sanat eserleri koymak için girişimlerde bulunur ve yine bir yarışma tertip olunduktan sonra
Kuzgun Acar, Ali Teoman Germaner, Sadi Diren, Yavuz Görey, Füreya Koral, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu ve Nedim Günsur çarşıya eserlerini koyacak sanatçılar olarak seçilirler.
Hem İMÇ’nin  öyküsü hem de burasının açık hava müzesi haline getirilmesinden sonra bu eserler nasıl yaşıyorlar ve ne durumdalar bunu anlatmak isterim.
İMÇ bloklarında bulunan dokuz  eserin durumu binanın durumu gibi perişan bir vaziyettedir. Bu eserlerin tamamını ve bulundukları durum ve koşulları fotoğraflayıp bina yönetimine ve bu eserleri korumayı kendine görev edinmiş kurumla irtibata geçip bir girişimde bulunmuştum. Kuzgun Acar’ın 1. Blokta bulunan “Kuşlar” isimli demir heykel çalışmasının restorasyon sonrası tekrar yerine asılma sürecini de titizlik ve duyarlılıkla takip etmiştim.
İMÇ’ de bulunan dokuz sanat eserinin bugünkü fiziki koşulları son derece kötü bir vaziyette ve adeta günden güne yok olmaktadır. Eserlerin bakımsızlığa terk edilmiş olması sanat ve sanat çevrelerinin bu eserlere karşı duyarsızlıkları bu eserlerin bulunduğu yerlerdeki dükkânların eserlere son derece kötü muamelesi içler acısıdır. İMÇ eserlerine 2008 yılında bazı girişimler sonucunda kısmi temizlik tangram ekibi, Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı ve İMÇ desteği ile yapıldı.
Bu çarşıda bulunan eserleri sürekli gezip dolaşıp fiziki şartlarını kontrol ettiğimde dükkân sahiplerinin eserler üzerine tabelalar çaktıklarını, kapı kepenkleri koyduklarını ve eserlerin önlerinde herhangi bir koruma ve bariyer olmadığından büyük yük indirimlerinin eserlerin önlerine dayandırıldığını gözlemlemiş ve İMÇ yönetimini uyarmıştım. İMÇ içinde bulunan bu eserlerin varlıklarından, değerlerinden ve hatta ne işe yaradıklarından adeta habersiz, ilgisizdiler. Temizlik çalışmalarında ve zaman zaman kısmi restorasyonlar sonrası Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı bütün eserlerin üzerine açıklayıcı birer kitabe niteliğinde tabelalar yerleştirmesi son derece önemli bir girişimdi.


Bloklardaki eserler:


Saraçhane köprüsünden yukarıya doğru 6. Bloktan başlayıp 1. Bloğa doğru bütün eserler gezilebilir.

1. Blokta dört eser bulunmaktadır. Yavuz Görey’in 2. Blokta Mermer çeşmesi çarşının içinde yer alırken diğer eserler Çarşının dış bloklarının girişlerinde yer almaktadır.
Saraçhaneden yukarıya doğru yani 6.bloktan 1.bloğa doğru çarşıdaki eserler
6. Blok: 10’lar grubunun kurucuları arasında bulunan Nedim Gunsur’un” Atlar” isimli Mozaik çalışması bulunmaktadır.

5. Blok: Sadi Diren’in Anadolu medeniyetlerinden yola çıkarak oluşturduğu çalışması Soyut Kompozisyon, Seramik pano

5. blokta bulunan ikinci eser Ali Teoman Germaner’in kireçtaşı bloklarından oluşturduğu eseri Soyut Kompozisyon, Doğal Taştan duvar rölyefi

2. Blok: Cumhuriyet döneminin ilk heykeltıraşlarından olan Yavuz Göre çarşıya Modern Çeşme eseriyle katılmış.

Beyaz Mermer Çeşme, Yavuz Görey. Bu heykel çarşının içinde yer almaktadır.

2. Blokta bulunan ikinci eser D grubu kurucularından edebiyat ve sanat tarihimizin önemli isimlerinden Bedri Rahmi Eyuboğlu’na ait olup bu eserinde kuşları, balıkları, minareleri, kuleleri, kubbeleri ve masmavi denizi ile bir İstanbul manzarasını duvara mozaiklerle nakşetmiştir.

Eser; İstanbul Soyut Kompozisyon, Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1965, Mozaik pano

1.Blok.
Bedri Rahmi’nin eşi Eren Eyüboğlu, Anadolu folklorundan etkilenerek oluşturduğu mozaik panosu

Birinci blokta yer alan yine Bedri Rahmi Eyüboğlu’na ait Soyut Kompozisyon, 1965, Mozaik pano

Yine birinci blokta yer alan eser Füreya Koral’ın İMÇ’nin yanı başında bulunan Süleymaniye külliyesi’nden esinlenerek yaptığı Soyut Kompozisyon, Seramik pano

Birinci blokta binanın dış cephesine asılan zaman zaman yeri değiştirilen restorasyonlar adı altında kaybedilmeye çalışılan İMÇ şaheserlerinden biri olan Kuzgun Acar’ın Kuşlar isimli heykelidir. Kuzgun Acar’ın bu çalışması heykel sanatının en önemli eserlerinden biri olarak sayılmaktadır.

Kuşlar, Kuzgun Acar, 1967, Heykel

”İstanbul’un orta yeri açık hava müzesi” yazı dizimi üç bölümden oluşturdum

1. Bölüm İmç blokları

2. Bölüm Karaköy meydanı

3. Bölüm 4. Levent bina bloklarındaki sanat eserleri ve bunların öyküleridir.

Bu yazı dizimi İstanbul’un orta yerinde savunmasız kültür varlıklarının kurtarılıp halkın daha iyi görebileceği, ebediyete kadar doğru düzgün korunup yaşatabileceği, özellikle belediyeler ile istişare ederek bu sanat eserlerinin taşınması çalışmalarında olacağım.