SÜMEYRA AĞAOĞLU/SESSİZ ÇIĞLIK

SESSİZ ÇIĞLIK

     Kafam kesik kesik zonkluyor, duvarlar üzerime doğru geliyordu. Annemin silüeti gözümde canlanırken  “Yapma daha  kaç defa öldüreceksin! ” diyen sesi kulaklarımda çınlıyordu. Ayağa kalkmaya yeltendim, birden gözlerim karardı. Olduğum yere serildiğim anda aralıklı duran kapıdan onun sesini duydum.

 -Doktor Bey kendine geldi mi Nurdan?

 -Yeni uyandı.

 – Her şey yolunda mı? Hallettiniz değil mi?

 -Kolay oldu merak etmeyin.

 -Nerede şimdi?

 -Baştan ikinci odada.

    Ayak sesleri yaklaştıkça yüreğimin ortasını ateşleyen öfkeme rağmen onu görmek için sabırsızlanıyordum. Göz göze geldiğimiz zaman üzerime çöken ürpertiyle silkelendim.

 -Üşüyor olmalısın

 -Evet

 -Geçer narkozun etkisindendir.

Anlamıyorum neden onu görmek için sabırsızlanıyordum diye yazıyorsun! Neden erkeğe bağımlı bir kadın yaratıyorsun. Nurdan’ın duygularını yok sayarak kendi keyfi için kaçıncı defa yediği bu haltı yanına mı bırakacaksın! Bunun gibi adamları bir tarafından asacağına senin yazdıklarına bak!

Yazar ben değil miyim kalemimi istediğim gibi oynatabilir seni dilediğim gibi konuşturabilirim. Bu durumda seni hiç alakadar etmez. Bu mesele kahramanlarımla benim aramda. Senin görevin kurmacaya dahil olmak değil.  Sen okura karşı olan anlatıcı sorumluluğunu layığıyla yerine getirmek için buradasın.

Neyin ne olduğunu bana öğretme, ilk defa bu sorumluluğu alıyorum sanki.

Eee, o zaman derdin ne senin?

Şimdiye kadar hep sustum ama artık yeter! Hep dram, hep ızdırap anlatmak istemiyorum. Bu mu senin dünya görüşün? Böyle mi okura ulaşacaksın? Sadece acı çekmek için gelmedi hiçbir kadın bu dünyaya.  Tutunmak istiyorsan biraz daha gerçekçi ol!

Sen nasıl hesap sorabilirsin bana. Bir de kalkmış gerçeklikten uzak olduğumu söylüyorsun. Ne kadar komik duruma düştüğünü görebilseydin kapatırdın o çeneni. Farkında mısın sen hala idrak edemedin buradaki konumunu.  Tekrar söylüyorum beni iyi belle; bu öykünün yazarı benim. Ve sen de sadece ben yazdığım sürece var olabilirsin. Seni diri tutan da sana hayat veren de seni seslendiren de sadece benim. O nedenle buradaki varlığını devam ettirmek istiyorsan şimdi bana itaat et ve işine devam et!

    Sesi buz kesiyordu. Bana ne zaman veda edecek olsa siyah takım elbise giyerdi. Cenazemi gömmeye gelmiş gibi durağanlaşmıştı bedeni. İçimde yok ettiğim cenazelerden sonra   ben onu kalbime gömebilecek miydim? Yüzündeki tuhaf ifadede fırtına öncesi sessizlik hakimdi. Biliyorum birazdan hoşça kal diyecek sonra evine gidecekti. Kendi vicdanını rahatlatmak için buradaydı. Narkozun etkisinden miydi ruhumdaki bu ıssızlık bilmiyorum ama içimden bir ses bu defa sona doğru yaklaştığımızı fısıldıyordu bana.

Yine aynı acıları yaşatıyorsun? Bu kadınla derdin ne senin? Acıdan başka bir şey bilmez misin? Beni okura karşı depresyondaymışım gibi göstermeye kalkışma! Haddini aşıyorsun. Benim tek derdim seninle kılık değiştirerek şimdiye kadar sustuklarımı gerçek dünyaya aktarabilmek. Kendim olabilmem için ben de eksik olan tek şey sendin. O sebeple seni anlatıcı olarak var ettim. Sen de yerini bilecek öyle her şeye burnunu sokmayacaksın!

 Ne demek karışmayacağım; içimi kararttın, çok bunaldım. Bir kere sen ben olmadan nasıl yazacaksın bunu hiç düşündün mü?  Kendini biraz bana bırak. İçinde sıkışıp kaldığın roller sana yalnızca iyileştiremediğin yaralarını gösteriyor. Zihnin kapana kısılmış dünyanın ne kadar güzel bir yer olabileceğini göremiyor. Yaralarınla yüzleşmenin zamanı gelmedi mi daha?

 Kes artık sesini, duymak istemiyorum bu zırvalıkları! Hala idrak edemediysen tekrar söylüyorum bu kitabın yazarı benim. Burada yazacaklarım benim kararım ve sen de benim kararlarıma uyacaksın!

Yazdığın her cümleyle sessiz çığlık atıyorsun. Söylediklerin senin gerçekliğini belirleme gücüne sahip. Sen de bunu idrak et. Çünkü sen sadece yazmıyor elinle kaleminle ya da klavyeyle bir eylem yaratıyorsun. Kendi karanlığında hapsettiğin yaralarına kahramanlarını harcayamazsın.

Ne karanlığı, ne yarası, neler söylüyorsun sen? Her şey benim zihnimde diyorum ben neyi hayal edersem sen onu anlatıyorsun.

Bu doğru fakat zihnimiz neyin gerçek neyin kurgu olduğunu bilemez. Sen neyi yazarak eyleme döküyorsan zihin onu gerçek olarak alır.

Öyle mi diyorsun çok bilmiş? O zaman söyle bakalım, benim bir saat sonrasında ne hayal edeceği mi biliyor musun? Nereden bileceksin! Ben yazarsam ancak o zaman öğrenebilirsin. Ne demiş atalarımız: “Gün doğmadan neler doğar”.  Dur bakalım hemen bu kadar umutsuzluğa kapılarak hakkımda peşin kararlı olma. Beklemediğin bir anda sana neler söyleyebileceğimi tahmin bile edemezsin. Hatta şimdi kadının yüreğinin tam ortasında çakılı duran ızdırabı kaldırıp ayaklarını yerden kesecek mutluluk yaşatabilirim. Adamı cebinden çıkardığı yüzükle kadının dizlerine çöktürebilirim. Burada hakimiyetin kimde olduğu anlaşıldıysa şimdi susuyor ve benim söyleyeceklerimi anlatmaya devam ediyorsun.

    Ne olur bu defa gitme diye söyledim usulca arkasından. Cesaretim yoktu yüzüne haykırmaya. Kendim etmiş, kendim bulmuştum. Müstahaktı bana terk edilmek. Değişen bir şey yok işte! aynı dramı yazmaya devam ediyorsun. Sen kendi acılarınla yüzleşmeden iyi bir şey yazamayacaksın. Böyle sürdüreceksen ben daha fazla devam edemeyeceğim.

Anlamadım ne yapacaksın? Sen gerçekten çıldırmış olmalısın devam edemeyeceğim de ne demek. Girdik bir kere birlikte bu yola. Şimdi beni yarı yolda mı bırakacaksın? Hadi beni bıraktın diyelim ya Nurdan o ne olacak? Hiç mi merak etmiyorsun onun ne zaman mutlu olacağını? Dramdan başka bir şey yazmıyorsun diye suçluyordun beni.  Kurmacaya müdahale etmeyi bırakırsan göreceksin ki çok yakında baharlar gelecek, sana söz Nurdan’ın yüzü gülecek!

Bunu gerçekten yapabilecek misin?

Evet, ama senin de bana bir söz vermeni istiyorum. Birlikte yaptığımız bu yolculukta yeniden inşa ettiğim dünyadan ben bitti demeden sen de hiçbir yere gitmeyeceksin!

6 thoughts on “SÜMEYRA AĞAOĞLU/SESSİZ ÇIĞLIK

  1. Kadın olmanın sesiz çığlığıyla…
    İç dünyasıyla savaşıp dış dünyasıyla var olabilmeyi; umutlarını, özlemlerini erteleyip yarınlarda mutluluğu beklemek, beklemek, beklemek…

    1. Ah çok teşekkür ederim Arzu Hanım. Yazmak bu hayatta kendimden kendime yaptığım en özgür eylem benim için. Var olduğum sürecede söz , kalemimle iz bırakmaya devam edeceğim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir