HASAN HÜSEYİN AKYOL/MUTLULUK

MUTLULUK

Tanımı en güç kavramlardan biri de mutluluktur. Kesin ve net bir tanımı yoktur. Yüzlerce tanımı vardır. Birçok yazar ve düşünür kendine göre tanımlamıştır mutluluğu.

Mutluluğun tanımının pek de kolay olmadığını dünya şairimiz Nazım Hikmet de inanıyor olmalı ki, “Saman Sarısı” adlı şiirinde, ülkemizde ve dünyada tanınmış ressamımız Abidin Dino’ya: “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diye sorar.

Acıpayam Lisesi’nde öğrenci iken edebiyat öğretmenimiz, bir ders saatinde, birer dosya kağıdına, “Mutluluk” konulu bir kompozisyon yazmamızı istemişti. Ben de zorlanmama rağmen bir şeyler yazdım. Bu tür yazınsal bir şey kaleme almak için odaklanma gerekir. Odaklanma olayı da tabii ki hemen o anda mümkün olmuyor.  Öğretmenimiz ders sonunda yazdığımız yazıları topladı.

Bir hafta sonra yazdığımız kompozisyonları sınıfa getirdi. Evde okumuş, değerlendirmiş. İçlerinden birkaç örnek seçmiş. Kağıdın birini sınıfın huzurunda okumaya başladı. İki cümle okuyunca, ilk okuduğu kompozisyonun benim yazdığım kompozisyon olduğunu fark ettim. Bir iki cümle daha okuyunca, olumsuz bir örnek olduğunu anladım. Hep gülmekten bahsedip mutluluğun gülmek olduğunu anlatmışım. Öğretmenimiz okudukça sınıftaki arkadaşların birçoğu da güldüler. Ben bu durumdan çok mutlu olmadım tabii ki. Ama bu durum beni çok da olumsuz etkilemedi. Edebiyat dersine olan sevgimde ve öğretmenime olan saygımda bir azalma olmadı. Aslında, sınıf arkadaşlarımın gülmelerine neden olarak, mutluluklarına katkıda bulunmuş oldum. Ne mutlu bana!

Mutluluk, tanımı güç olduğu kadar da göreceli bir kavram. Birinin mutlu olmasını sağlayan bir durum, bir başka kişide aynı etkiyi göstermiyor ve mutlu olmasına yetmiyor. Birisi altmış metrekare bir daire alabildiği için mutluluktan uçuyor. Bir başkası, iki daire sahibi olduğu halde, yazlık bir konut alamadığı için mutsuz. Birisi milletvekili olduğu için mutluluk duyarken, bir başkası bakan olamadığı için mutsuz olabiliyor. Bir ilin vali yardımcısı vali olamadığı için mutsuz olurken, bir başkası valinin makam şoförü olduğu için son derece mutlu görünüyor.

Bir gün Muğla Öğretmenevi bahçesinde otururken bir aile ile tanıştık. Üniversite sınav sonuçlarının açıklandığı günlerdi. Çocukları aldığı puanla, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesine girebiliyormuş. Oysa hedefledikleri okul Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ymiş. Bütün aile bireyleri öyle mutsuzlar ki, sormayın. Bu mutsuzluğu ne ben tanımlayabilirim ne de Abidin Dino resmini yapabilir? Oysa, eğitim fakültelerinin herhangi birine yerleşebilmekten mutluluk duyan binlerce öğrenci vardır.

Bazıları da sürekli mutluluğun peşinden koşar, onu yakalamaya çalışır. Oysa Montesquieu diyor ki: “Mutluluk varacağımız bir istasyon değil, bir yolculuk biçimidir.”

Mutluluğu birçok kişi çok zengin ve varlıklı olmak olarak görür. Varlıklı olmak kuşkusuz yaşam düzeyimizi yükseltir, ama mutlu olmaya yetmeyebilir.

Yaşam düzeyinin yükselmesi de sadece ekonomik durumla ilgili değildir. Yaşantı anlayışı da önemli tabii ki. “Mutlu olmak istiyorsanız, hayatınızı bir amaca bağlayın, kişilere ve eşyalara değil.” Diyor Albert Einstein.

Ünlü düşünür Mevlana da mutluluğu gönül almada görüyor ve diyor ki: “Mutlu olmak istiyorsan; gururu bırak, gönül almaya bak.”

Bana sorarsanız, mutluluk bir şeyler üretmek. Bu bir çiçek olabilir, bir meyve, bir sebze gibi bir yiyecek olabilir. Bir sanat eseri, bir yazı, bir şiir olabilir. Güzel bir görüntü, bir manzara yakalayıp deklanşöre basıp bir fotoğraf çekmek olabilir. Bahçeye diktiğiniz bir elma ağacının gelişimini gözlemek, ilk meyvesini dalından koparmak, yaptığınız bir ağaç aşısının tutup tutmayacağını merakla beklemek, tarlaya diktiğiniz karpuzların, kavunların dallanmasını, çiçek açıp döküm yapmasını, sonra büyüyüp gelişmesini gözlemlemek, olgunlaşınca dalından koparmak;   kuluçkaya yatan bir tavuğun kaç civciv çıkaracağını merakla beklemek mutlu olmanın yollarından birkaçı.

Mutluluk üzerine yazılacak daha çok şey olabilir. 18.02.2020 tarihinde kaleme aldığım “Mutluluk” adlı uzun şiirimden bir bölümle yazımı noktalamak istiyorum:

“Arama hep mutluluğu!

Çok yükseklerde,

Çok uzaklarda,

Mutluluk bazen yanı başındadır.

Biraz düşünürsen eğer;

Mutluluk:

Huzurlu bir gecede,

Dingin bir uykudadır.

Mutluluk :

Her sabah,

Kuş cıvıltıları ile

Sağ salim uyanışındadır.”

Hasan Hüseyin Akyol

            Muğla, 14.04.2024