SERDAR EPÖZDEMİR/FUNDA

FUNDA

Funda yazmasaydı canına kıyacaktı, samimi diyorum, iyi oldu öykü yazması. Bunların tümünü yaşamadan “tarafsız sahada” soluğu alacaktı! Kurtardı onu ölüm tuzağından yazı yazmak. Tarafsızlığına toz kondurmadan orada da işi yürütürdü, biliyorum. Zor doğduğu için kolay yaşayabiliyor olması büyük avantajdı şu adamı tanıyana kadar. Tanıdığından bu yana işi gücü rast gitmiyordu. Kurtulmaya çalıştıkça bataklığa saplanmış gibi daha da aşağıya indi. İnandığı zamanlarda kullanıldı duyguları Funda’nın sonsuz bir aymazlıkla. Özsaygısını ayaklar altına aldı, ondan bir parça alacağı aşk için. Nasıl bir ruh Allah’ım? Sınırsız, sorumsuz toksik kişilik. İnsanlara Kaf Dağı’ndan bakan narsisist. Varsa yoksa bara gidip sabaha kadar içki, müzik, dans sarhoşluğu.  Bana dokunmayan yılan bin yaşasın kuşağından konfor düşkünü bir yaratık. Uyandığında duruma çok yıprandığını anladı; ama işi başından aşan dostları hiç duygudaşlık yapmadı onunla. Zaman zaman laf atanlara da o çoktan kulaklarını tıkamıştı. Mutlu kadının arkasında bir adam gibi adam olduğunu sanarak ömrünü sıkıntıya soktu. Sımsıcak zamanlardan sonra fırtınalı çatışmalarla harcandı hayatı. Tutunacağı son dal dostları idi, onlar da yalnız bıraktılar. Yazı imparatorluğuna bıraktı hayatını, kurtuldu. Söz vardı sonuçta başta da sonda da. Funda’ya ait olmayan yaşama çılgınlığı bir hastalık gibi sarmıştı dört yanını.

Bir gün bağıra bağıra: “Bana bundan sonra Rıdvan için olumsuz konuşanla arama sınır koyarım anladınız mı?”

Bu salvodan sonra hiçbirimiz bir daha ağzımızı açıp konuşamamıştık. Jargonu da yanlış sularda yüzüyordu. Olumsuzluklardan anlamıyor, adamın onu aldatışlarını tüm Taksim barları görüyor, onun umurunda olmuyordu. Bir gün adamı başka bir kadınla yakalayana kadar bu durumu sürdü. O gün Taksim Taksim olalı bağırış çağırışları canhıraş çığlıklarla dolu başka bir kavgaya tanık olmamıştır. Tam bir ay dışarı çıkmadan sanki bir kaçak gibi yaşadı. Aldığı yatıştırıcıların sayısını bilmiyordur! Asıl yapmaktan mutlu olacağı vurkaçı yapamamanın dayanılmaz hıncı hayatı boyunca Funda’yı rahat bırakmadı. Klinik Psikolog yardımından sonra çok iyi olduğunu biliyorum; ama bir sadakatsiz tarafından boynuzlandığını ömrü boyunca unutması mümkün mü? Sosyal sorumluluk konularında yazdığı öykü, şiir, aforizmaları da kitap olarak bastırıp sivil toplum kuruluşları aracılığıyla dağıttırmaya başladıktan sonra tanınmaya başlaması da iyi kıldı Funda’yı. Sonuçta insan insanın kurdu olsa da şair diyor ki:

“Bugün yaranı sarsam

Yarın bir başkasınınkini sarabilir misin?

Varoluş sancısının antidotu sonuçta

Olsa olsa öbür insan.

Göz açıp kapadığın

Harcadığın zamanda.”

Bugün iyi kalmak için çabalayan insanlardan biri olarak hayatını sürdürüyor. Aşk acısının kolay kolay çıkmayacağını, yaşayarak kavuştuğu “yazar” sıfatının bu hissi saramayacağını 14 Şubat günü olduğunda ağlayacağını da biliyor artık. Süt ağzını yaktığı için yoğurt konusunda da oralı olmuyor. Aşk’ın zavallı halinin konuşamamak olduğunu bu öykünün yazımında kullanılamayacak harf için zorlandığını da biliyor artık!                           

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir